Aşağıda listelenen farklı kategorilerden ilginç bilgileri, okuyup faydalanmanız amacıyla hazırlanmıştır. Bunlardan bir kısmı sıcak bölgede hayvan zehrinin etkisi, bir kısmı maymunların gemide kullanımı, bir kısmı kız kulesi efsanesi ile ilgilidir. Hz. Ömer’den uyku tavsiyesinden tutun Sanhedrin meclisi adlı Yahudi hahamların meclisine kadar, farklı kategorilerden bilgiler bulunmaktadır. Kaynaklarıyla birlikte verilmiş bu birkaç bilgiden istifade etmeniz dileğiyle, sizleri bu paylaşımlarla baş başa bırakıyoruz.
Sıcak bölgelerdeki zehirli hayvanların etkisi daha fazladır.
Sıcak bölgelerde yaşayan hayvanların, akreplerin, yılanların zehirleri, ılıman bölgelerde yaşayanlara göre daha etkili, daha öldürücüdür. Hayvanların da yaşayabilmeleri için sıcaklık bakımından normal, üst ve alt sınırlar vardır. Soğuk kanlı hayvanların çoğu, memeli hayvanların normal sıcaklığı olan 37° ye dayanamazlar ve bu derecede ölürler.
Sıcak kanlı hayvanlar, vücut sıcaklıklarının 4°- 5° derece fazlalaşmasına dayanamazlar. Sıcaklıkları bu düzeylere yaklaşınca, nefes almaları sıklaşır, kalp atışları fazlalaşır, gayrı ihtiyari hareketleri çoğalır ve hayatları son bulur.
Cl. Bernard’a göre, soğuk kanlı hayvanlar 37° veya 39° de, memeli hayvanlar 43° veya 45° de, kuşlar ise 48° veya 50° de ölürler, Bu dereceler onların yaşayabilecekleri üst sınırları gösterirler. (1)
Tabakhaneye bok yetiştirme deyimi nasıl çıkmıştır?
Köpek dışkısı derideki kirecin zararlı etkisini ortadan kaldırır ve aynı zamanda da deriye parlaklık kazandırırdı. Köpek dışkılarının özel toplayıcıları vardı. Bunlara sakatçı uşağı denirdi. Bu insanlar kollarına taktıkları sepetlerle yada sırtlarına küfe gibi bağladıkları gaz tenekeleriyle boş arazilerde köpek dışkısı ararlardı. Topladıkları köpek dışkılarını öğleden önce dabakhanelere(tabakhanelere) yetiştirmek için birbirleri ile yarış ederlerdi. Bu insanların dışkıyı tabakhanelere yetiştirme telaşından “tabakhaneye b..k mu yetiştiriyorsun, ne acelen var?” deyimi ortaya çıkmıştır. (2)
Maymunlar neden gemilerde kullanılırdı?
Eski Osmanlı gemilerinde korsan gözlemek için maymunlar kullanılırdı. 1455 yılında faaliyete geçirilen ve yüzlerce yıl “İstanbul Tersanesi” yani orjinal adıyla “Tersane-i Amire” karşısında bir sıra maymun satan dükkanlar bulunurdu. Maymunlar dünyanın pek çok bölgesinde korsanlar tarafından gözlem amacıyla kullanılan canlılardı. Zamanla büyük devletlerin donanmaları tarafından da gözlem yeteneği fark edilince korsanları görmek için kullanılmışlardır. Bunun için ciddi bir maymun satışı yapılırdı. (3)
Hz.Ömer’den uyku hakkında tavsiye
Hazreti Ömer (r a.) “Sabahın erken vaktinde uyumaktan sakınınız. Zira ağız kokusu, ruhi dengesizlik ve tabiat (mizaç) bozukluğu meydana getirir.” Ayrıca “Uyku, kuşluk vaktinde uyuyana akıl noksanlığı, ikindide uyuyana ise delilik getirir.” buyurmuştur. (4)
Kız kulesi mi yoksa aşk kulesi mi?
Birbirinden farklı onlarca öyküye sahip olan bu efsanevi kule, aslında görünmez ve küçük bir adacık olan kayalığın üzerinde yükselir. Kuleye “Kızkulesi” adını Türkler verdiler.
Daha önce Damalis, Leandros gibi isimlerle anılan bu şirin yapı, birçok efsaneye konu oldu. Bir rivayete göre, bir falcının baktığı falda, kızının yılan tarafından sokulacağını öğrenen imparator, sevgili evladını ölümden kurtarmak için bu adaya saklar. Ancak, gönderilen bir incir sepetinden çıkan yılan, yine de zavallı kızı sokar ve öldürür.
Kızkulesi ile ilgili bir başka efsane, Hero ve Leandros adlı iki aşığın hazin öyküsünü dile getirir. Efsaneye göre Hero, Afrodit Tapınağı’na bağlı bir rahibeydi ve aşk ona yasaktı. Kızkulesi’nde yaşayan Hero’ya aşık olan Leandros, yüzerek her gece yüzerek adaya gelir, ona aşkını fısıldamış. Gece karanlığında güzel rahibenin yaktığı ateş Leandros’a yol gösterilmiş.
Ancak, fırtınalı bir gecede rüzgâr meşaleyi söndürmüş ve Leandros yolunu yitirerek karanlık sularda boğulmuş. Bunu öğrenen Hero da kendisini Boğaziçi’nin soğuk sularına atıvermiş…
Bu efsanevi kule ile ilgili OsmanlI’nın da bir öyküsü olacak elbette. Bu başka efsane kahramanı olan Battal Gazi kuleyi basmış; tekilinin kızını ve hâzinelerim alarak Üsküdar kıyısındaki atına atlayıp hızla oradan kaçmış. Eskiler derler ki “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü buradan türemiştir…
Bunu biliyor muydunuz?
Bu kule, Bizans döneminde gözlem eviydi ve gelen geçen ticaret gemilerinin kontrolü burada gerçekleştirilirdi. İstanbul’dan, Sarayburnu önlerinden bu adaya da bir zincir çekiliydi, tıpkı Haliç’e gerildiği gibi!
Türkler İstanbul’u aldıktan sonra, eski kule yıktırılıp yerine yenisi, ahşap olarak yapılmış. 1719’da bu kule yanınca, bina yeni baştan ve taştan inşa edilmiş. 18. yüzyıl sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa, 1755 yılında Sultan 3.Osman tarafından bu kuleye hapsedilmiş. 1. Mahmut’un saray kızlarağası Beşir’in de boynu, Kızkulesinin dalgalarının dövdüğü kayalıklarında vurulmuş.
1839 Tanzimat Fermanının ilanından sonraki yıllarda bir süre karantina işlevi gören Kızkulesi, yakın zamanlara kadar deniz feneri görevi yaparken, günümüzde özellikle turistlere hizmet veren bir İstanbul güzelliği olarak hizmetini sürdürüyor. (5)
Sanhedrin meclisi ve bu meclisten Siyonizm yönetimine seçilen 3 kabalist haham
3 Kabbalist ve Sanhedrin:
“Kabbala kitaplarının metinleri semboller ile doludur. Her devirde bunların manasını bilen üç Yahudi büyüğü bulunur. Bunlardan ölenin yerine bir alt kademeden en iyisi seçilir, diğer ikisi tarafından esrara vakıf edilir.”
Siyonizm emir-komuta zincirinin tepesinde ki güç bu haham topluluğudur. Üç Kabbalist ve Sanhedrin tüm Yahudi organizasyonlarının, İsrail Devleti dahil, bağlı oldukları haham topluluğudur. (6)
Kaynaklar: