Yahudilerden Şii’lere, oradan da İslam alemine bulaşan fitne sembol: Hamsa !!!
Hamsa; Yahudi ve pagan kültürünün bir ürünü olduğu halde, bid’at ehli olan Şiilerin kullanması dolayısıyla İslam’la birlikte de anılıyor. Açık bir elin içine gömülü olan bir göz şeklinde olan, her kültürde değişik isimleri bulunan Hamsa’nın, Fatıma’nın eli ve Miryam’ın eli gibi isimleri de bulunuyor. Aynı zamanda İbranice’de beş anlamına “Hamesh” de bu sembol için kullanılan isimlerden biridir. Yahudi kültürüne göre bu 5 parmak Tora’nın 5 kitabını sembolize eder. Elin sağ ve sol parmakları yanlara dönüktür. Diğer 3 parmak ise dikeydir.
Yahudi, Hristiyan ve Müslüman araştırmacılar Hamsa’yı birçok değişik şekilde tanımlarlar. İki din için de ve bid’at ehli olan Şiilerde de muska anlamı taşıdığı, nazardan koruduğu ve paganlar için de bereket sembolü olduğuna dair inanışlar var. Aynı zamanda Kabalistik bir sembol de olan Hamsa’ya, Yahudi sanatında bir çok dalda bu sembole rastlayabiliriz.
Şii’lerin kültürüne göre; 5 parmak İslam’ın 5 şartını ve 5 duyuyu temsil eder. Şiilere göre 5 sayısı; Peygamber Sülalesindeki 5 “kutsal kişiyi” vurgulamaktadır.
Bunlar; Hz. Muhammed(S.a.v), Hz. Fatma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir. (R.a)
Değişik formatlarda Hamsalar’a rastlamak mümkündür. Üzerinde kalp olan, Davud’un Yıldızı olan veya Allah yazan Hamsalar da bulabilirsiniz.
Günümüzde Kabala öğretisinin popüler bir hal almasıyla birlikte Hamsa takan ünlüler artmıştır. Madonna, Brittney Spears ve Demi Moore gibi ünlüler Hamsa takanlardan sadece bazıları. Ama şunu bilin bu simge hiç de iyi işler için kullanılmaz ve büyü ve tılsım yapımında kullanılan bir simgedir…
Eski Bir Mısır Sembolü Olarak Her Şeyi Gören Göz: Horus’un Gözü (Wedjat)
Horus, Eski Mısır dininde bir gözü ay, bir gözü Güneş olan şahin biçimindeki Tanrı’nın adıdır. Horus, Anıtlarda bir atmaca ya da milan çaylak ile temsil edilmişti.
Efsaneye göre Horus, Osiris’in oğludur ve babasının cesedinin tohumundan oluşur. Horus büyüyüp güçlenene kadar İsis, onu saklar. Horus, güçlenir ve Seth ile savaşır. Bu savaşta Horus Seth’in hayalarını koparır. Seth de Horus’un gözünü parçalar ve Horus, çıkan gözünün yerine “Uraeus” adlı bir yılanı takar. Bu yılan daha sonradan firavunların egemenlik simgesi olmuştur.Annesi İsis parçalanan gözü yeniden tek parça haline getirir, ama o göz görmez. Horus, tek gözlü olarak yaşamaya devam eder.(Güneş ve ay tutulması, Horus’un gözünün parçalanması ile oluşur) Savaşı kazanan Horus, gözünü geri alır ve onu babasına armağan eder. Horus, Osiris’in ardılı olarak gösterilir. Bazı anlatılara göre Horus ile Seth arasındaki savaşta tanrı Tot, hakemlik eder ve savaşa son verir.
Savaşta Seth yenik düşer. Osiris ölüler dünyasısın kralı iken savaşın sonunda Horus yaşamın kralı olur. Seth ise her türlü kötülüğün tanrısı olmaya devam eder.
Horus’un gözü, manevi anlamıyla, vicdanın gözünden hiçbir şeyin kaçmayacağını, insanın iç âlemindeki her niyetini ve yaşamdaki her davranışını gözden kaçırmayan bu merhametsiz yargıcın keskin bakışını sembolize eder. Bu vicdanın 24 saat kapanmadan açık kalan gözüdür. Bu yüzden Güneş ve Ay, Horus’un gözleri olarak ifade edilir. Çünkü Güneş ve Ay’ın her ikisi nöbetleşe, gece ve gündüz insanın üzerinden eksik olmaz, Horus’un 24 saat açık kalan gözleri gibi. (Bu nedenle Horus’un gözü güneşle temsil edilen Ra’nın gözü olarak da ifade edilir.) Bu, vicdanın karşıtı olan nefsaniyetin hiç işine gelmez; nefsaniyeti ve kötülüğü temsil eden Seth de bu yüzden bu gözü çıkarmaya çalışmıştır. Eski Mısır mitolojisine göre Horus, sonunda bu gözünü babası Osiris’e vermiş ya da Osiris’in kullanımına bırakmıştır.
Horus’un gözü, biçimsel anlamıyla, Tanrı’nın “bir”liğini (tekliğini) matematiksel olarak gösteren bir semboldür. Bu anlam şöyle açıklanır: Bir bütün ikiye bölündüğünde 1 / 2 elde edilir. Bu da ikiye bölündüğü takdirde 1 / 4 elde edilir. İşleme bu şekilde hep ikiye bölme ile devam edilirse sırasıyla, 1 / 8, 1 / 16, 1 / 32 ve 1 / 64 elde edilir. Bunların tümü toplandığında ise 63 / 64 bulunur. Buradan şu sonuç çıkar: Bir bütün, sürekli olarak ikiye bölünmeye devam edilirse, toplam değerde, sonsuzluk hariç, hiçbir zaman bire, birliğe ulaşılamaz; yalnızca Mutlak (Allah) bir’dir. Horus’un gözü “glifler” denilen parçalardan oluşur ki, bu altı parça, sırasıyla, 1 / 2, 1 / 4, 1 / 8, 1 / 16, 1 / 32, 1 / 64’ü ifade eder.
Horus’un Gözü, Nazar Boncukları ve Tılsımlar
Eski bir anadolu inancının camdaki yansımaları İnsanlık tarihi boyunca, her kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir… Bu figüre, Musevi, Hıristiyan ve Şii mezhebinde ve onun etkisinde kalarak Anadolu’da ki Alevi kültürlerinin yanı sıra, Budist ve Hindu toplumlarda da rastlıyoruz. Bu ortak gelenek Anadolu’nun 3000 yıl öncesine dayanan cam sanatında yeni bir kimlik kazanır. Anadolulu bir cam ustası, göz figürünün gücünü ateşin gücüyle birleştirerek yepyeni bir tılsım oluşturur:
O zamandan bu yana insanlar, kötülüklerden korumak istedikleri her şeye nazar boncuğu iliştire gelmiştir. Yeni doğmuş bebeklerden, bindikleri ata, hatta, evlerinin kapılarına bile… Nazar boncuğu geleneği Anadolu’da hâlâ yaşamaktadır. Sayıları giderek azalan nazar boncuğu ustalarının hünerli elleriyle biçimlendirdiği ışıltılı göz boncukları, Anadolu’dan dünyanın dört bucağına yayılmaktadır.
Fatıma’nın Eli Davud Yıldızı
Hz. Süleyman’ın mührü olan Davud Yıldızı ya da Mühr-ü Süleyman da diğer önemli simgelerden birisidir. Bu simgeyi Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağında gördüğümüz gibi İsrail’in bayrağında da görmekteyiz. Peki ama bu simgenin hakikati nedir? Onun detaylarını da aşağıdaki resme tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Eski kültürlerde yaygın olarak rastlanan ve bizim ‘Fatma Ana’mızın Eli’ olarak bildiğimiz hamsas adlı tılsımın rengi genellikle mavidir. Bu, beş parmağın ve avuç içinin belirgin bir şekilde görüldüğü, ortasında bir göz işareti bulunan bir tür el ikonudur. Bazı kültürlerde mavi nazar boncuklarına ek olarak, hamsas tılsımları da pencere ya da kapıların kenarlarına koruma amacıyla asılır.
Tılsım Anadolu’ya geldiğinde bazı değişimlere uğramıştır. Bugün Anadolu’da her yerde görebileceğimiz nazar boncuğu Horus’un gözü kökenlidir. Horus’un gözü, bir çok toplumda yaygın bir inanışı ifade eden nazar ve göz değmesine karşı koruyucu olacağına inanılan nazar boncuklarına da esin kaynağı olmuştur.
Nazarın ve nazar boncuğunun izleri, Mısır’a M.Ö. 4800-M.Ö. 5000 yıllarına uzanıyor. Dünyadaki tüm kötülükleri gören Mısır imparatoru Osiris’in gözünün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına inanılırdı. Oğlu Horus, gözlerini açtığında ortalığın aydınlandığı (iyilik) kapattığında karanlık (kötülük) olduğu düşünülürdü.
Güneş tanrısı Osiris’i öldüren Seth’den öç almak isteyen Horus’un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1 / 64’lük parçası eksiktir ve bu parça, Toth’un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır.
Daha sonra Horus’un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim, uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak, gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır. Mısırlılar önem ve değer verdikleri her şeyi, koruyabilmek için üzerine Horus’n gözünü çizdiler. Bu çizimler daha sonra Anadolu’ya ulaştı ve büyük bir olasılıkla onu ilk defa Fenikeliler (M.Ö. 2500-M.S. 65) cam üzerine geçirdi.
Bugün bir nazar boncuğuna bakarken, binlerce yıldır kesintisiz devam eden bir süreci bir saniye daha ileriye taşıyoruz. Birisine nazar boncuğu hediye ederken, aslında binlerce yıldan bu yana devam eden bir geleneği sürdürüyoruz. Toth ile başlayan süreçte, kendi dilimizde yer eden deyimi seçerek, bazen inanarak bazen de turistik bir şirinlik yaparak, Anadolu’nun cam ustalarının tarihle yaşıt olan ateşle ortak çalışmasını geleceğe aktarıyoruz…
Nazar boncuğu şeytanın simgesidir
Son filmi ‘Dabbe Bir Cin Vakası’nda ‘nazar boncuğu’nun tehlikeli bir tılsım olduğunu savunan yönetmen Hasan Karacadağ: “Nazar boncuğu şeytanın simgesidir. Onu koruma amaçlı takan kişi de şeytan ve cinlerle anlaşma yapmıştır” diyor.
Yönetmen Hasan Karacadağ’ın ‘Dabbe’ serisinin son filmi ‘Dabbe-Bir Cin Vakası’ filmi vizyona girdiği ilk hafta 140 bin kişi tarafından izlendi. Türk korku sinemasının başarılı örneklerinden olan film; izleyenlerde şok etkisi yapıyor ve nazar boncuğunun tehlikeli bir tılsım olduğunu savunuyor. Çoğu kültürlerde ve dinlerde, kötülüklerden korunmak için güçlü bir tılsım olarak kabul edilen nazar boncuğu, Türkiye’de de ‘kem gözlere’ karşı korunmak için kullanılıyor.
Kabala, kırmızı ip ve büyü. Ünlüler neden, bileklerine kırmızı ip takıyor?
Sözlü gelenek olarak bilinen Kabala adlı kitap, birçok ezoterik öğretiyi, semboller aracılığıyla içinde barındırmaktadır. Kabala öğreticileri ve uygulayacıları ve ona inanan; Madonna, Ariana Grande, Britney Spears, Demi Moore, Paris Hilton gibi Holywood’un ünlü kadınları da bu kırmızı ip bilekliğini takmışlardır.
Gözle Hipnoz Ediyor
Karacadağ ise ‘Dabbe-Bir Cin Vakası’nın izleyicide oluşturduğu şoku anlamak için öncelikle inanç sistemini sorgulamak gerektiğine inanıyor. Yönetmen şöyle konuşuyor: “Nazar ve büyü İslamiyet’e göre haktır. Bilim de artık bunu kabul etmiştir. Psikokinezi denilen; bakışlardan yayılan zararlı elektromanyetik dalgaların insan ve hayvanlar üzerinde etkili olduğu deneysel olarak kanıtlanmıştır. Bazı hayvanların; gözleriyle avlarını hipnoz ederek zayıflattığı, ardından saldırıya geçtiği net olarak gözlemlenmiştir. Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Hz. Muhammed de hadislerinde hem insanların, hem de cinlerin nazar (göz) değdirebildiklerini söylüyor. Ancak bunu önlemek için vücuda takılan herhangi bir obje ve tılsımın işi daha da kötüleştireceğini yine hadislerinde anlatıyor.”
Eski Mısır ve Babil’de ‘nazar’a inanıldığını anlatan Hasan Karacadağ; özellikle o dönemlerdeki yazıtlarda, nazar boncuğunun simgesi ‘tek göz’ün şeytanla ilgili olduğunu belirtti. Babil’de insanların tapındığı 5’ler tanrısı Hamsa’nın (Fatıma’nın eli olarak bilinir) da nazar boncuğunun çıkış noktası olduğunu söyleyen Karacadağ şu tespitte bulundu: “Nazar boncuğundaki tek göz; cini yani şeytanın bakışını temsil etmektedir. Bu durumda nazar boncuğunu koruma amaçlı takan herkes şeytan ve cinlerle anlaşma yapmıştır diyebiliriz.” Yönetmen nazar boncuğu takanları da şöyle uyardı: “Nazar boncuğu takanların bir an önce onlardan kurtulması ve yok etmesi(1)
Dipnot: 1-) 27 Ağustos 2012, Pazartesi | Sabah Gazetesi