Müctehid: Kur’ân-ı kerîmden, hadîs-i şerîf ve diğer dînî delillerden hüküm çıkarma derecesine yükselmiş büyük din âlimi. Bütün islâmi-lımlerı ve zamanın fen bilgilerinde söz sahibi âlim. Yanılan müetehide bir sevâb, doğruyu bulana iki veya on sevâb vardır. İki sevâbdan birincisi, ictihâd etmek (Kur’ân-ı kerim ve hadîs-i şeriflerden hüküm çıkarma) sevabıdır. İkincisi, doğruyu bulmak sevabıdır.
Müctehid Fil-Mes’ele
Mezheb imamının bildirmediği mes’eleler için mezhebin usûl ve kaidelerine göre hüküm çıkaran islâm âlimidir. Hassâf, Tahâvî, Kerhî. Şems~ül-eimme Hulvânî, Şems-ül-eimme Serahsî, Pezdevî ve benzerleri olan derin âlimler gibi âlimlerdir.
Müctehid Fil-Mezheb: Mezhebde müctehid
Mezheb imamının koyduğu usûl ve kaidelere uyarak, dört delilden (Kitâb, yâni Kur’ân-ı kerîm, sünnet, icmâ’ ve kıyâstan), hüküm çıkaran İslâm âlimi. Buna, “müctehid-i mukayyed” ve “müctehid-i müntesib” de denir. Ebû Yûsuf, İmâm Muhammed Şeybânî ve Imâm-ı A’zâm’m bunların derecesindeki diğer talebeleri, müctehid fil-mezhebdir.
Müctehid Fiş-Şer’
Dînî hükümleri, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şeriflerden çıkarırken, kendine mahsûs kaide ve usûl koyan mezheb sahibi müctehid. Buna müctehid-i mutlak da denir. Dört mezhebin imamları böyledir.
Müctehid-i Mukayyed
Mezheb imamının koyduğu usûl ve kaidelere uyarak, delillerden yeni hükümler çıkaran İslâm âlimidir.
Müctehid-i Mutlak
Dînî hükümleri, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şeriflerden ve diğer dînî delillerden (kaynaklardan) istinbât ederken, çıkarırken kendine mahsûs kaide ve usûl koyan müctehid. Buna, müctehid fış-şer’ ve müctehid-i müstekıl dedenir.
Dört mezhebin imamları, müctehid-i mutlaktır.
Hicretin dört yüz senesi geçtikten sonra müctehid-i mutlak yetişmediği için, bu târihten sonra gelen âlimleri taklîd etmek câiz değildir. Bu tarihten evvel yetişmiş olan bir müctehidin merhebini Öğrenmek için, âlimlerin sözbirliği ile kabul ettikleri Islâmî hükümleri bildiren fıkıh kltaplarinı okumak lâzımdır.
Müctehid-i Müntesib
Mezheb imamının koyduğu usûl ve kaidelere uyarak, edille-i şer’iyyeden (dört ana delilden) hüküm çıkaran islâm âlimi. Buna, müctehid fil-mezheb (mezhebde müctehid) de denir.
Müctehid-i Müstekıl
Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şeriflerden doğrudan hüküm çıkarabilen ve kendine mahsûs kaide ve usûl koyan mezheb sahibi müctehid. Buna, mutlak müctehid de denir. Müctehid bazen hata eder. Mutezile mezhebinin hilâfına… Çünkü onlar, “bütün müctehidler isabet eder” derler. [1]
Ashab-ı Kiram’ın Hepsi Müçtehid Değildir. Ashabın Büyük Müçtehid ve Fakihleri
Sahâbe-i gûzîn, peygamberimizin huzurunda bulunmak ni’meti ile kendilerinde pek büyük bir istidat tecelli eylemiş, aralarında yüksek ictihâd kabiliyetini sahip bir hayli zatlar bulunmuştur. Hattâ Hz. Ebû Bekri Sıddîk, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman ibnü Avf, Muâz ibni Cebel, Ammar ibni Yâsir, Hüzeyfetübnü’l Yeman, Zeyd ibni Sabit, Ebudderdâ, Ebû Mûsel Eş’ari, Ubâdetübnû’s Sâmit, Abdullah ibni Mes’ud (r.anhüm) zamanı saadette bile Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) emirlerine mebnî fetva verirlerdi:
Ashâb-ı kiram arasında fetvaları kayd ve tesbit edilmiş yüz otuz kadar zât vardır. Bu zâtlar, vermiş oldukları fetvaların sayısına göre üç kısma ayrılmışlardır.
1. kısım çok fetva vermiş olanlar: Hz. Âişe-i Sıddıka (r.anha), Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdullah ibni Mes’ûd. Zeyd bin Sabit, Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Ömer (radıyallahü anhûm) bu yedi zâta “Fukâha-i seba” denilir.
2. kısım, vermiş oldukları fetvalar, orta halde bulunan şu yirmi zattır: Hz. Ebu Bekri Sıddîk, Hz. Osman, Hz. Ümmü Seleme, Enes ibni Mâlik, Ebu Saidil Hudri, Ebû Hüreyre, Abdullah bin Amr, Abdullah bin Zübeyr, Ebû Mûsel Eşarî, Sa’d ibni Ebi Vakkas, Selman-ı Farisî, Câbir bin Abdullah, Muaz bin Cebel, Talha, Zûbeyr bin Avvam, Abdurrahman bin Avf, İmran bin Hüseyin, Ebubekre, Ubâdetübnü Sâmit, Muâviye bin Ebi Sûfyan (radıyallahü Teâlâ anhüm).
3. kısım, kendilerinden pek az fetva nakledilmiş, yüzden ziyâde zatlardır: Hz. Hafsa, Hz. Ummü Habîbe, Hz. Cüveyre, Hz. Safiyye, Hz. Fatıma, Ummi Eymen, Esma bînti Ebi Bekr, Hz. Hasen, Hz. Hüseyin, Ebûd Derdâ, Ebû Ubeyde ibnil Cerrah, Saîd bin Zeyd, Übeyy bin Kâab, Ebû Eyyübel Ensarî, Ebû Zerri Gıfari, Ammar bin Yâsir, Abdullah bin Ebi Bekr, Abdurrahman bin Ebi Bekr, Amr bin As, Akil bin Ebî Tâlib, Hâlid bin Velid… gibi zevat bu cümledendirler. (r.anhüm)
Ashâb-ı kiram, büyük İslâm merkezlerine dağılmışlardı. Bulundukları belde ahâlisi kendilerinden fetva alıyor, onunla amel ediyordu. Meselâ: Medîne-i Münevvere’de, Hz. Aişe (r.anha), Hz. Ömer, Abdullah ibni Ömer, Zeyd bin Sabit, Mekke-i Mükerreme’de Abdullah İbni Abbas, Irak’da, Hz. Ali, Abdullah ibni Mes’ûd, Ebu Musa el-Eş’ari ve Enes bin Mâlik, Şam’da, Muâz ibni Cebel, Ubâdetübnü Samit ve Ebûd Derdâ, Mısır’da Amr bin As’ın oğlu Abdullah Hazretlerinin fetvalarına tâbi olurlardı.(radıyallahu anhûm).
Kaynaklar
1-) Mir’âtü’i-Usûl fi Şerhi’l-Mirkaati’l-Vusûl, c. 2. s. 315, Molla Hüsrev hazretleri. Fazilet Neşriyat-lstanbul.