“Seni takip etmek istemiyorum içimi karartıyorsun! Allah aşkına bir kere de olumlu şeyler söyle! Çok karamsar oldum seni takip ettikten sonra!” Bu cümleleri duymaya o kadar çok alıştım ki yadırgamıyorum. Önceden kendimden şüphe ederdim acaba ben mi dozu kaçırıyorum. Olaylara karamsar mı bakıyorum diye düşünürdüm. Ancak gelinen süreçte haklı olan yine ben oldum.
Karamsarlık ve farkındalık farklı şeylerdir. Karamsarlık gerçekçiliği yitirmiş bir halde Allah’tan umudu keserek, her şeyi olumsuza yormaktır. Farkındalık ise olumlu ve olumsuz verileri karşılaştırarak, gelecek tehlike ya da iyi şeyleri kestirebilmek için yapılan sağlıklı analizlerdir. Bazen karamsarlık ve farkındalık aynı hisleri yaşatabilir insana. Çünkü aynı üzüntü ve çaresizlik her ikisinde de olabilir. Ama karamsar insanın bir adım atacak takati yokken, farkındalık sahibi insan Allah’tan ümidini kesmez ve son adımını da atacak gücü kalsa, bunu yapar. Ancak toplum bu ikisi arasındaki farkı çoğu zaman anlayamaz. Ben bugün ilk paragraftaki gibi sitem ve umutsuzlukla konuşanlara bir şeyler söylemek istiyorum. Eğer Müslüman isen umutsuz olmak sana yakışmaz. Senin O’na hakkıyla sığındığın zaman seni koruyacak ve bağışlayacak rabbin var.
Hz. Yunus’a sadece iki kişi iman etmişti
Geçmiş kavimlerde azap gelip çattığı halde kurtulan yalnızca bir kavmin olduğunu biliriz. O da bugünkü Irak topraklarında bulunan Ninova şehrinde peygamberlik yapan Yunus (a.s) peygamberin kavmidir. Rivayete göre o zaman ki Ninova kenti 150 bin civarında bir nüfusa sahipti. Hz. Yunus’a o döneme göre büyük bir nüfus sayılan bu insanlardan inanan yalnızca iki kişiydi. Evet yalnızca iki. Hz. Yunus, Allah’tan emir gelmeden şehri terk etti. Terk etmeden öncede kavmine, başlarına gelecek azabı haber etti.
Hz. Yunus bir gemiye bindi ve gemide giderken denizde fırtına çıktı. Yaşanan olaylar neticesinde kendisini denize bıraktı. Çünkü Allah’ın emri dışında hareket etmişti ve olanların bundan olduğunu biliyordu. Sonrasında Hz. Yunus balığın karnında bir müddet durdu. Bu arada yaptığı zellenin farkına vardı ve Enfal suresi 87. ayette de bahsedildiği gibi Allah’a şöyle yakardı;
“Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti. Allah onun bu tövbe ve yakarışını kabul etti ve balık onu kıyıya yakın bir yerde karnından çıkardı
Bu sırada Yunus a.s’ın kavmine de azap gelip çatmıştı. Onları yok edecek kara bulutlar göğü kaplıyordu. Yunus peygamberin kavmi azabın gelip çattığını görünce, hep birlikte tövbe ederek, iman ettiler. Allah ise onların üzerinden azabı kaldırdı. Sonrasında Yunus peygamber ise kavmiyle buluştu. Bu kıssadan alınacak çok ibret var. Allah her zaman esirgeyen bağışlayandır. Yeter ki samimiyetle gönlünü ona aç.