“Dünya değişiyor bunu suda hissediyorum, toprakta hissediyorum. Kokusunu alıyorum. Eskilerden pek bir şey kalmadı, zira hatırlayanlardan yaşayan yok artık. Her şey muhteşem yüzüklerin yapılmasıyla başladı” diye devam eder, Yüzüklerin Efendisi adlı filmdeki Galadriel’in o efsanevi repliği…
Dünya değişiyor. Hak ve batıl giderek ayrışıyor. Farkındalıklar artarken, sisteme kölelik zihniyetine devam edenler de konfor alanını kaybetmemek adına, sistemi delicesine savunuyorlar. Ama bu değişecek. Allah hükmünü en derinden hissettirecek.
Zalimler tuzak kursa da devasa planlar yapsa da deprem yapacak silahları, iklimi etkileme silahları olsa da bu yaptıklarıyla yıkılışlarını hazırlıyorlar. Ama bunun zamanı var ve biz Müslümanların çilesi henüz bitmedi ve daha çekecek ve görecek çok şeyler bizi beklemekte. Allah’ın ipine sarılan, bol sadaka verip ibadetlerini aksatmayan, bid’atlerden uzak ehli sünnet itikadında dinini yaşayan ve fitneden uzak yaşayanın kaybedeceği en fazla canı olur. Ama imanını kaybedenin vay haline…
Dünyada yaşanacak bazı değişimler
Dünya üzerinde çok enteresan hava olayları, yeraltı olayları yaşanacak ve yaşanmaya devam edecek. Depremler, volkanik hareketler, yere batışlar ve çöküntüler, aşırı ve dondurucu soğuklar, kurak bölgelerde yeşillenme ve sulak alanlarda kuruma, mevsimler de kayma gibi olayları göreceğiz önümüzde yıllarda bol bol.
Ancak bu tüm dünyada farklı seyredecek. Türkiye’yi deprem sarsarken, başka yerleri soğuk sarsacak, öte tarafta çöller yeşerecek ve sulak alanlar olacak. Batıda ve Doğuda çökecek ve yere batacak yerler olacak.
Fırat’ın altından dünyadaki insanları birbirine düşürecek bir hazine çıkacak. Ancak tüm bunlara rağmen insanlar kıtlık, aşırı soğuklar, savaş, anarşi ve içsavaş gibi gelişmeler sebebiyle Avrupa’dan dahi bile Türkiye ve civarına göçecekler. Bu da Amik Ovası ve Megiddo dağı arasındaki Melhame-i Kübra’nın zeminini oluşturacak
Seksen sancaklı Deccalin düşman ordusu, Müslümanlara saldıracak. Bu savaş sonucunda Mehdi a.s ve İsa a.s birlikte Deccali Suriye’nin Beyaz Minare mevkiinde öldürecektir. Altın Çağ işte ondan sonra başlayacak ve o dönemde kurtla kuzu yanyana olup birbirine saldırmayacaktır.
Daha derine girmeden yazının vermek istediği mesaja dönelim. Türkiye’ye bu afetlere rağmen göçler devam edecek. Ama bunun arkasında herkesin bir planı var. Şeytan ve avenesinin olduğu gibi Allah’ın da bir planı var. Allah’ın dostlarının manevi orduları vardır. Onları gönül gözüyle görebilirsiniz. Bedir’de nasıl melekler müminlere yardım için indiyse, Allah’ın dostları da o şekilde ordularıyla yardıma gelecektir. Ama gelmeden önce sınanacağız. Öyle bir sınanacağız ki içinde en ufak samimiyetsizlik, riyakârlık ve münafıklık olanlar patır patır dökülecek.
2025 itibariyle algılar değişecek
İnsanlar giderek daha da garipleşecek. Zaman daha da hızlı akacak. Araçlar hızlandıkça, yollar kısaldıkça zaman da kısalacak. Dünyanın manyetik alanı değişecek. Değiştikçe doğada ve doğada yaşayan tüm canlılarda, insanlar da dahil olmak üzere çok farklı çok garip şeyler yaşanacak. İşte tüm bunlara hazırlıklı olun.
Hazırlık içinse en önemli adım ahiretini imar etmektir. Ahireti imar ise Allah’a imanla, ibadetle, günahları terk etmekle, Allah ve Rasulüne hicret etmekle olur. Kaza ve kadere imanla olur. Fitnelerden, kalbi hastalıklı laf taşıyan, iftira atan, dedikoduyu adet haline getiren, faizi normal bir şeymiş gibi çatlarcasına yiyenden uzak durmakla olur. İnsan sadece madden değil manevi anlamda da hastalanır. Ve bu hastalıklı kalbe sahip insanlarla aynı ortamlarda takılmak, onlarla sohbet muhabbet etmek ve vakit geçirmekle gerçekleşir.
2019’da yazdığım yazı hâlâ ortada duruyor. Doğru bildiğiniz birçok yanlış yıkılmaya devam edecek. 2025’te ise başka bir boyuta geçecek bu durum. İnsanları öyle fitneler öyle kargaşa kaplayacak, gönüller o kadar rahatsız olacak ki insanlar mezarda yatanlara keşke senin yerinde ben olaydım diye söylenecek hale gelecekler. Dedim ya sınanacağız. Allah sınanıp hak yolda kalabilen, gerekirse hak yol için canından, malından, tüm sevdiklerinden vazgeçebilecek iman ve teslimiyeti versin. Kalplerimize sekinetini indirsin. Ayaklarımızı yolunda sabit kılarken, düşman karşısında dimdik, çelik gibi sapasağlam eylesin.
Yazının başında dediğimiz gibi. Dünya değişiyor ve bunu her yerde hissetmeye devam edeceğiz. Hak erleri de şer şebekeleri de harıl harıl çalışıyor. Karınca misali gibi safını belli etmek ise bize düşüyor. Artık ikili oynama, çekimser kalma döneminin bittiğini, ileride yaşadıklarımızla çok daha iyi anlayacak ve müminin dostunun yine ancak müminler olduğunu göreceksiniz. Münafıkların hançerini ise daha aktif kullandıklarını da göreceksiniz. Artık öyle bir döneme giriliyor ki maskeler düşecek, basireti kapanmamışlara her şey cam gibi gösterilecektir. Allah yolundan ayırmasın. Sınanmanın şiddetiyle isyan etmekten bizleri korusun. Gönüllerimizdeki dünya sevgisi yerine Allah ve Rasulü’nün sevgisini koysun.