Sebottendorf, 9 kasım 1875 yılında, Almanya’da Hoyerswer’da dünyaya gelmiş ve 8 veya 9 mayıs 1945’de İstanbul Boğazı’nda esrarengiz bir şekilde öldüğü kaydedilmiştir. Gerçek adı, Adam Alfred Rudolf Glauber’dir, ancak Erwin Torre adını kullanmıştır. Babası demir yollarında mühendis olarak çalışmıştır. Kendisi de, gençlik yıllarında mekaniker olarak çalışmıştır. Balkan Savaşı sırasında, 1912 ve 1913 yıllarında Türk Kızılayı’nın başkanlığını yapmıştır. Osmanlı vatandaşıdır Daha sonraları, İstanbul’da Baron Heinrich von Sebottendorf tarafından evlat edinildiğini ileri sürerek, Rudolf Freiherr von Sebottendorf adını almıştır.
Almanya’da isim hakkını savunmak için açtığı davada, Sebottendorf ailesi onun lehine şahitlik yapmıştır. Sebottendorf adı iki kelime içerir, Satürn ve köylü. Bilindiği gibi, Satürn, kadimlerin yedi gezegeninden biridir ve Binah Sefirası’na karşılık gelir. Hurufilik’de ise, Lâm harfine karşılık gelir.
Sebottendorf, İstanbul’da, Termudi isimli Musevi bir tüccar tarafından Gülhaç teşkilatı üstâdlığına getirilmiştir. Ayrıca, Bektaşi dervişi ve Mason olduğu ileri sürülmektedir.
1917’de, Alman Halk Birliği’ne Gül adı ile kayıtlı bir bölgenin, örgütlenme sorumlusu olarak atanmıştır. 1918 yılında ise, Thule teşkilatının kurucusu olmuştur. Thule Teşkilatı, Germanen Ordnung’un (Germen Örgütü) bir tür devamı şeklinde kurulmuştur. Bu teşkilatın üyelerinden Dietrich Eckart, henüz pek bilinmeyen Adolf Hitler’i ortaya çıkarmış, ayrıca Mussolini gibi üyeleri bünyesinde barındırmıştır. Sebottendorf, bu teşkilatın, masonluk tarafından tahrif edilen kadim sırların koruyucusu olduğunu ileri sürmüştür.
Thule locasının sembolü |
Gerçek Masonluk sırlarını tahrif etmekle suçlanan bir başka kişi de, bundan yüzyıl öııce yaşamış olan, ABD Masonluğu Güney Bölgesi Hâkim Büyük Amiri, Albert Pike’dır. Sebottendorf, Thule teşkilatının kuruluşunu, “Halgadom’a geri dönüş” olarak beyan etmiştir. Jean Mabire’ye göre, baronun amacı Halgadom isminde dini bir topluluk yaratmaktı ki, bu terim, İsraillilerin kutsal ahit sandığının karşılığı idi.
Meşhur Aleister Crowley, II. Dünya Savaşı sırasında, İngiliz istihbaratının talebiyle Hitler’i incelemiş ve onun “Kara Kardeşlik Teşkilatı” üyesi olduğu kararına varmıştır. Gariptir ki, Alman okültistler, toplama kamplarına ilk yollananlar olmuş ve Hitler tarafından Mason locaları ile Order Templi Orientalis, Yeni Tapınakçılar ve Teosofi Cemiyeti kapatılmıştır.
Kasım 1918’de Thule teşkilatının 250 civarında üyesi vardı. Bu tarihte, Bayern’deki Germanenorden (Alman Ocağı) ise 1500 üyeliydi. Daha sonra bir savaş birliği halini alarak, Münich’te 4 Mevsim Oteli’ni silah deposu haline çevirmişlerdir. Sebottendorf, Germanenordnung’un görevlendirmesi ile, Alman Sosyalist Partisini kurmuştur.
Bu partinin gerçek amacı, işçileri sosyalist düşünceden uzaklaştırmaktı. Thule teşkilatı, daha sonra Alman İşçi Partisi’nin kurulmasına da aynı amaç için yardım etmiştir. Alman İşçi Partisi, 1920 yılında Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi adını almıştır. 1920 yılında Hitler, Thule teşkilatına üye edilmiştir. 1923 yılında Sebottendorf Almanya’da ‘istenmeyen adam’ ilan edilmiştir.
30 Ocak 1933’de, Hitler Gelmeden Önce isimli kitabını yayınlamıştır. Bu kitabın yayınlanmasıyla birlikte Almanya’ya geri dönmüş, ancak kitap Hitler ile arasını tamamen açmıştır. 1934 yılında kitabı yasaklanmış, Sebottendorf Gestapo tarafından tutuklanmış ve sınırdışı edilmiştir. Bunun üzerine İstanbul’a gelen Sebottendorf, “Hitler Gelmeden Önce” isimli kitabında da İslâm’ın ve kadim bilgilerin önemine değinmiştir.
1942-1945 yılları arasında bulunduğu İstanbul’da Almanya ve İngiltere adına ajanlık yapmıştır. Sebottendorf’un, daha önce Kızılay başkanlığı yapması da bir tesadüf değildir. Almanların, Kızıl Haç vasıtasıyla Türkiye’de yaşayan 2000 civarındaki Alman nüfusu örgütledikleri, Ingiliz istihbarat kayıtlarında yer almaktadır. İngiliz istihbaratına “Hakawaki” kod adı ile; Alman istihbaratına ise Masalcı – Maerchenerzaehler kod ismi ile ajanlık yapmıştır. Hakawaki, Kari May’ın masal kitabından bir masal kahramanının adıdır.
Sebottendorf, Sufi mistisizminden çok etkilenmiştir, doğu felsefesi ve özellikle Madam Blavatsky’nin yayınlarını takip etmiştir. Eski Alman mitinin kendi versiyonun yaratırken, Blavatsky’nin Gizli Doktrin’ini kullanmıştır. Thule, Kuzey Denizi’nde bulunan mitolojik bir adanın adıdır. Bu adanın;, İskandinavya yakınlarında olduğu ve Aryan ırkının çıkış noktası olduğu kabul edilirdi. İlk defa Roma’lı şair Virgil tarafından, Aeneid adlı epik şiirinde adı geçmiştir. Thule’ciler, Oyuk Dünya Teorisine inanırlardı. Oyuk Dünya Teorisi, 1800’lerde çok popüler olan bir düşünce idi ve Eski Yunan mitolojisinde anlatılan Hades gibi, yer altında insanların yaşayabileceği bir mekân olduğu varsayımına dayanıyordu. Jules Verne’nin, Arzın Merkezine Seyahat adlı eseri de tamamen bu düşünce üzerine kurulmuştur. (1)
Sebottendorf Türkiye’de
1900 yılında İstanbul’a gelerek Hüseyin Fahri Paşa’nın Beykozdaki (Çubuklu) köşkünde misafir kalmıştır. Hüseyin Paşa hem Bektaşi, hem de Mason’du. Beykoz’da da birçok Bektaşi tekkesi vardı. Beykoz camisinin imamından Osmanlıca-Arapça dersleri alıp öğrendi, hatta daha sonra Faik Beyzade ile birlikte bir Türkçe-Almanca sözlük hazırlamıştır. Sonra bir süre Bursa yakınlarında Hüseyin Paşa’nın arazilerinde çeşitli projelerde çalışmıştır. Bu sıralarda İbrahim Bey adında birinden okültizm dersleri almıştır. Birlikte Kahire’ye doğru gittikleri İbrahim Bey ona büyük piramidin ölçütlerinin kozmik ve okült anlamlarını öğretmişti. Ayrıca Hüseyin Paşa ona bildiği bazı uygulamaları öğretiyordu. Ayrıca Bursa’da Selanikli Yahudi ve Mason olan ve eski el yazmaları toplayan Termudi’den Kabala, simya ve Gül Haçı öğrenmişti. Termudi mensup olduğu locaya Sebottendorf u inisiye etmişti ve ölünce kütüphanesini ona bağışlamıştı. Bu kitapların birinde Sebottendorf Bektaşilerin uyguladıktan eski Doğu simyagerlerin okült egzersizlerini veren Hüseyin Paşa’nın notlarını buldu.
1908 yıllında Türkiye’ye tekrar döndüğünde Sebottendorf, runlara dayalı Alman gizemlerle aynı kaynaktan geldiğine inandığı Tasavvuf üzerinde araştırmalar yaptı. Beyoğlu’nda tuttuğu bir dairede ezoterik konularda konuşmalar vermeye başladı. 1911 yılında, Türk vatandaşlığına geçen Sebbotendorf 1912 yılında Balkan Savaşında Türk tarafında savaşırken yaralanarak Almanya’ya dönmüştür. Ancak Türk vatandaşlığı yüzünden Alman ordusuna yazılamamıştır. Bundan sonra, Berlin’de Germanorden (Germen Örgütü) adında bir cemiyete üye oldu. Bu örgütte önemli yeri olan Sebottendorf, 1918’de Germenordcn’in içinden doğan Thule örgütünü kurdu.
1924 yılında Türkiye’ye dönerek, 1926-1928 yıllan arasında Türkiye’de Meksika’nın fahri konsolosluğunu yapmıştır. 1934 yılında, yazdığı “Hitler Gelmeden Önce” adlı kitabı dolayısıyla bizzat Hitler’in emriyle tutuklanmıştır. Türk vatandaşı olması dolayısıyla salıverildikten sonra Türkiye’ye dönmüştür. 1945 yılında Almanya’nın savaşta mağlup olması üzerine intihar ettiği veya suikasta kurban gittiği, ölüsü Boğaz’da bulunduğu kaydedilmiştir. Ancak, muhtemelen gizli ajan olarak gizlice yaşamını sürdürdüğüne dair bazı iddialar ve kayıtlar var. (2)
___________________________________________________________________________________________
___________________________________________________________________________________________
Kaynak: Eski Türk Masonlarının Uygulamaları, Rudolf Von Sebottendorf, Hermes Yayınları, Birinci baskı, Nisan 2006
Buraya kadar yazılanlar, Sebottendorf’un yazdığı Eski Türk Masonları’nın Uygulamaları adlı kitabından alıntılanmıştır. Ancak burada, atlanılarak değinilmeyen bazı bilgiler vardır. Mesela bektaşi tarikatı, 2. Mahmud zamanında bile devlet tarafından yasaklanmış bir yapıdır. Bunun sebebi, Sabetayistlerin İslam tarikatlerine sızma faaliyetleri ve bunun sonucunda nefis terbiyesini yaparak, insanları eşref-i mahluk olma seviyesine çıkaran bu güzide yerlerin önemli düsturları bozulması, tahrif edilmesidir. Sabetayistler sadece Bektaşiliğe değil, Mevlevilik, Melamilik, hatta Rufai tarikatlarına bile kısmen sızmışlardır.
Bir de Sebottendorf, kitabında Tasavvuf ve Masonluk öğretilerini sentezlemeye çalışarak Masonluğun kötü bir şey olmadığı tezini savunuyor. Ama bu apaçık bir iftira ve sapıklıktır. Tasavvuf ve tarikat, şeriata uyarsa tasavvuftur, şeriata uymayan tarikat sapıklıktır. İşte Sebottendorf’un sözde sufi dediği Bektaşilerin hepsi aslında Selanik Yahudi dönmeleriydi. Bunlara Sabetayist denmektedir.
1-Sabetayistler kimdir? https://www.sadecegercek.net/2014/05/sabetayistler-kimdir.html
2- Sabetayizm ve Türkiye dönmeleri
https://www.sadecegercek.net/2014/06/sabetayizm-ve-turkiye-donmeleri.html
3- 17 soruda Sabetaycılık
https://www.sadecegercek.net/2014/09/17-soruda-sabetaycilik.html
4- Sabetay Zvi(Sevi) ve Sabetayizm
https://www.sadecegercek.net/2014/06/sabetay-sevi-ve-sabetayizm.html
5- Sabetayistlerin bayramları
https://www.sadecegercek.net/2014/08/sabetayistlerin-bayramlari-mum-sondu.html
6- Sabetaycıların tarikatlara sızma ve bozma faaliyetleri https://www.sadecegercek.net/2014/08/sabetaycilarin-tarikatlara-sizma-ve-bozma-faaliyeteri.html
7- Sabetayistlerin üç zümresi; Yakubi, Karakaşi ve Kapaniler
https://www.sadecegercek.net/2014/09/sabetayistlerin-uc-zumresi-yakubi-karakasi-kapani.html