Daha önce bu konuda iki yazı dizisi yayınlamış ve cinler hakkında geniş bilgiler vermiştik. Bu yazılarda; cinlerin hangi maddeden yaratıldıkları, kaç sınıfa ayrıldıkları, nerelerde yaşadıkları, melekler arasındaki farkları gibi konular ilk yazı dizimizde bulunmaktadır. Bu yazı dizisinin ilk serisini, buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
İkinci yazı dizimizde ise; cinler hakkında islam alimleri ve bazı sahabelerin rivayetlerini paylaşmıştık. Ayrıca bu konudaki hadis-i şeriflere de yer vermiştik. Onu da yine buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bu yazı dizisi haricinde ama bu konularla bağlantılı olan; “Mucize, keramet, istidraç arasındaki farklar” başlığı altında hüddamcılıktan da bahsettiğimiz bir yazı daha yayınlamış ve bir çok konuda insanları elimizden geldiğince doğru bilgilendirmeye çalışmıştık. O yazıyı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Ancak, yine de tüm bu yazılarımıza rağmen bazı kafa karıştıran ve merak edilen konular bulunmakta. Bu kafa karıştıran konuları da bu yazıda bilgimiz dahilinde aktaracak ve zihinlere takılan bir takım sorulara cevap vermeye çalışacağız.
1-) Cin musallatı nedir? Cinler neden musallat olur? Cinler kimlere musallat olur?
a-) Cin musallatı
2-) Cinler neden musallat olur? Cinler hakkında hadisler
a-) Sihir – Büyü ve cin musallatı
Büyük fıkıh alimi İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:(Büyü; ilme, fenne uymayan, gizli sebepler kullanarak, garip işler yapmayı sağlayan ilimdir. Büyü öğrenmek de, öğretmek de haramdır. Müslümanları zarardan korumak için öğrenmek de haramdır.)[Redd-ül-muhtar]
Büyü etki edebilir, mutlaka etki eder demek yanlıştır. Büyü ilaç gibidir. Bazen etki edebilir, insanı hastalandırır. Her ilaç da her zaman etkisini göstermez, göstermediği de olur. Yani ilaca da büyüye de tesir kuvvetini veren Allahü teâlâdır. Vermezse, ilaç da, büyü de tesir etmez. Sihir/büyü, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde kesin bir şekilde yasaklanmıştır.(Bakara Suresi 102. Ayet)
Bazı insanlar, beyaz ve kara büyü olarak büyüyü ikiye ayırmaya çalışıyorlar. Büyü ve büyücülüğü meşrulaştırarak, iyiliğe kullanıldığında dinimizce yasak olmadığını bile savunacak noktaya gelmiş durumdadırlar ama bu, büyük bir yalandır. Çünkü büyünün her türlüsü haramdır, yasaklanmıştır. Hatta yapılan bir büyüyü başka bir büyü yaparak bozmak bile haram ve büyük günahtır. Bu tür insanlar; “muhabbet büyüsü, aşık etme büyüsü” gibi bazı büyüleri ortaya sürerek, insanları zayıf yerlerinden vurmayı hedefleyerek hem paralarını alıyor hem de ahiret saadetinden onları mahrum bırakıyor. Ayrıca büyü gibi büyük bir günahı meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu konuda bazı hükümleri paylaşalım;
Hayırlı iş yapmak için de haram işlemek (büyü çözmek için büyü yapmak) caiz değildir. (Hadika)
Helake sürükleyen yedi şeyden biri büyüdür. (Buhari)
İpe üfleyip düğüm atan kimse, büyü yapmış olur. Büyü yapan da Allah’a şirk koşmuş olur. (Nesai)
Falcıya, büyücüye, kâhine giderek, onların söylediklerine inanan, Kur’an-ı kerime inanmamış olur.(Taberani)
Büyücüye inanan kimse, Cennete giremez. (İ. Hibban)
Gaibden haber vermek maksadı ile yıldız ilmi ile uğraşan kimse, büyücü gibi günaha girer. (İbni Mace)
Falcıya fal baktıran, onun sözüne inanmasa bile, kırk gün kıldığı namaz kabul olmaz. (Müslim)
Fal bakmak, yazı ve çizgi ile gelecekten haber vermek, puta tapmak gibidir. (Ebu Davud)
Karı-kocayı birbirine düşüren Allahü teâlânın lanetine uğrar. (El-Envar)
Ana ile evladın, kardeşle kardeşin arasını açana lanet olsun. (İbni Mace)
Kâhinlik yaparak alınan para haramdır. (Buhari)
İnsanı helâke sürükleyen şu yedi şeyden sakının:
1- Allah’a şirk koşmak,
2- Sihir yani büyü yapmak,
3- Katillik,
4- Faiz yemek,
5- Yetim malı yemek,
6- Cihadda savaştan kaçmak,
7- Evli ve namuslu bir kadına, zina etti diye iftira etmek. (Buhari, Müslim)
b-) Cinin bir insana aşık olması veya o bedeni kullanma isteği
c-) Nazar
Beğenerek, imrenerek veya kıskanarak bakılan şeylere nazar değer. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder. Bazı insanların nazarının değmesi çok tehlikelidir. Bu çok sırlı bir mevzudur. Açıkçası bu bizim gibi bir avam tabakasının açıklayacağı bir mevzu değildir. Ama yine de bu konudan biraz bahsetmek konumuz için gereklidir.
Nazar, hastalık yapabilir. Nazar, cinlerin musallatına sebep olabilir. Nazar, insanın ölümüne bile sebep olabilir. Bu konuda ayet bile nazil olmuştur. Peygamber efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün bir şey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı. Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenab-ı Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur. Bu hususta Kalem suresinin (Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı) mealindeki 51. âyeti inmiştir.
Göz değmesinin belirtileri; aşırı sıkıntı, gönül darlığı, baş ağrısı, halsizlik, bıkkınlık, solunum güçlüğü, stres, karamsarlık ve dokununca patlayacakmış gibi sinirsel bunalımlar olarak sayılabilir. Kişinin kendisine, çocuğuna ve sevdiklerine bile nazarı dokunabilir. Nazar hakkında birçok hadis-i şerif vardır. Bu hadis-i şeriflerden bazıları;
Nazar haktır. [Müslim]
Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar. [İbni Adiy]
İnsanların yarısı nazardan ölür. [Taberani]
Hoşa giden bir şeyi görünce, “Mâşâallah la kuvvete illa billah” denirse o şeye nazar değemez. [Beyheki, İbni Sünni]
Nazar neredeyse kaderi geçecekti. Nazardan Allahü teâlâya sığının. [Deylemi]
Kaderi geçecek bir şey olsaydı nazar geçerdi. [Müslim]
c.1-) Nazardan korunmak için ne yapmak gerekir?
Kendisine nazar değen kimse, aşağıda bildirilen duaların birini veya tamamını okumalıdır.
1- Fatiha, Âyet-el kürsi ve dört kul [Kâfirun, İhlas, Felak, Nas sureleri] yedişer defa okunup hastaya üflenirse, büyü, nazar ve her dert için iyi gelir. Tuza okunup, suda eritilerek içmek de olur. Bir hadis-i şerifte de,(Fatiha ile Âyet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez)buyuruldu. (Deylemi)
2- Bir hadis-i şerifte, (Sabah akşam, [Besmele ile] 3 defa “Bismillâhillezi lâ yedurru me’asmihi şey’ün fil Erdı ve lâ fissemâi ve hüvessemi’ul alim” okuyan, büyü ve nazardan korunur) buyuruldu. (İbni Mace)
3- Âyet-el-kürsi, Fatiha, Felak, Nas ve Kalem suresinin sonunu okumak çok iyi gelir. (Medaric)
4- Peygamber efendimiz, iki Kul euzüyü (Nas ve Felak) okuyup buyurdu ki: (Bu iki sure ile [belalardan, nazardan] korunun! Hiç kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) [Ebu Davud]
5- (Euzü bi-kelimâtillahittâmmeti min şerri külli şeytânin ve hâmmetin ve min şerri külli aynin lâmmetin) tavizini, sabah akşam 3 defa okunup kendine veya hastaya üflenirse, nazardan, cin, şeytan ve hayvanların zararından korur. (Mevahib)
6- Peygamber efendimiz nazar için (Allahümme barik fihi ve la tedarruhü) okurdu. (İbni Sünni)
7- Nazarı değen kimse veya herkes, beğendiği bir şeyi görünce Mâşâallah demeli, ondan sonra o şeyi söylemelidir. Önce Mâşâallah deyince, nazar değmez. Hadis-i şerifte, (Hoşa giden bir şeyi görünce, “Mâşâallah la kuvvete illa billah” denirse o şeye nazar değemez) buyurdu. (Beyheki, İbni Sünni)
d-) İnsanların cinlere zarar ve rahatsızlık vermesi
Peki bu nasıl olabilir? Herkes bilir ki pis yerler, pis sular, terk edilmiş virane yerlerde bu gibi varlıkların yaşaması ihtimali çok yüksektir. Bu gibi yerlere büyük veya küçük abdestini yaparken onların yaşadığı bölgeye, hatta onların sofrasına denk gelebilirsin. İşte bu durumda en iyi ihtimalle seni bir kez çarpar ve bırakırlar ama daha önce de bahsettiğimiz gibi cinlerde kin ve intikam duygusu insanlara göre çok daha yoğundur. Dolayısıyla böyle bir durumla karşılaştığınızda ömür boyu sıkıntılar çekebilme ihtimaliniz vardır ki, Allah bu durumdan bizleri korusun. Aslında birazda onların gözünden bakmak gerekir. Birisi sizin sofranıza abdest bozsa tepkiniz ne olur?
Tüm bu sebeplerin yanında sebepsiz olarak musallat olan insanları korkutmak ve onlarla dalga geçmekten zevk alan kafir cinlerde bulunur. Bu cinler; Hristiyan, Yahudi, Mecusi, hatta hiçbir dine inanmayan bir cinde olabilir. Tıpkı insanlar gibi zümrelere ayrılmışlar ve çok çeşitlidirler. Tıpkı insanlar gibi onlarda yaşadıkları hayattan hesaba çekilerek cennet ve cehenneme gideceklerdir. Kötü insanlar olduğu gibi kötü cinlerde vardır. İyi insanlar olduğu gibi iyi cinlerde vardır. Ancak, iyi veya kötüde olsa cinlerle irtibata girmek yasaktır. Bu yasağa uymayanlar, günah işler ve belki ömürleri boyunca musallat durumları yaşayabilirler.
e-) Hüddamcılık ve hüddamcılar
Çoğunluğu Müslüman ve inançlı cinleri bazı dualar ve efsunlarla kontrol altına alarak kendine hizmet ettirenlere hüddamcı denir. Hüddamcılık bir nevi büyücülüktür. Bu ise kesinlikle yasaktır. Ancak kendisini şeyh olarak ortaya çıkaran bazıları, apaçık hüddamcılık yapmaktadır. Hüddamcılar, cinleri kullanarak geçmişten haber verir. İnsanların sevgisi ve nefretine Allah izin verdiği müddetle etki edebilir. Sözde keramet denilen olağanüstü haller gösterebilirler. Tüm bunları, kendisine sözde mürid çekebilmek adına yaparlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir şey vardır.
Biz bütün tarikatlar sapıktır demiyoruz. Kur’an ve Sünnet üzere, şeriat ahkâmını yaşayan tarikatların var olduğunu ve bunların, hak ve gerçek olduğunu söylüyoruz. Ancak bugün birçok tarikatta, Sabetayistlerin sızmasıyla bozulmalar yaşanmıştır. İşte bu yüzden bu yazdıklarımızı öğrenerek, müntesip olacağınız yolu iyi seçmeniz gerekmektedir. Hüddamcı ve sahte şeyhlerin belirtilerini şu şekilde anlayabiliriz;
Şeriata, yani Kur’an ve Sünnete kesin olarak aykırı bir iş yapmaları ve bunda ısrar etmeleri.
Gerçek ve sahih bir tarikat silsilesine sahip olmamaları.
Çektirdiği zikirde kadın-erkek beraber zikir çektirmesi. (Yani karışık ve aynı ortamda oturtarak)
Çektirdiği zikirde çalgı aleti kullanması ve sağına soluna şiş, bıçak, kılıç kullanmaları
Olur olmaz ve her fırsat bulduğu yerde bir keramet (!) göstermesi…
Bu gibi belirtiler, size doğru bir kanaat sahibi olmanız ve yanlışa düşmemeniz için yeterlidir.
3-) Cinler kimlere musallat olur?
Aslında bu soruya kesin bir cevap vermek doğru değildir. Ancak cinler; genelde temiz olmayan, İslam’ın emrine aykırı yaşayan, cünüp halde duran ve guslü bekleten, banyo ve tuvalete girme usullerini uygulamayan, tırnaklarını çok uzatan, koltuk altı ve kasıktaki kıllarını kesmeyip uzatan, ayakta tuvaletini yaparak üstüne sıçratan, iç çamaşırına idrar bulaştıran, gece yatarken korunma dualarını etmeden yatan, gece vakti dışarıya veya dışarıdaki bir küle besmelesiz rastgele su atan, banyoda çırılçıplak yıkanan, başkası tarafından kendisine büyü yaptırılan ve daha birçok sebeplerden dolayı, böyle kişilere musallat olabilirler. Ama bunların çoğunu yapmadığı halde de musallat durumları yaşanabilir. İbadetini düzenli yapanlara da musallat olabilirler, bu bir imtihandır. Dermanını Allah’tan istemeli ve helal yollardan çaresine bakmalıdır.
3.1-) Anne karnındaki ya da yeni doğmuş bebeğe musallat olan Ümmü Sıbyan ya da cenin cini
Anne karnındaki bebeğe ya da yeni doğmuş ve genelde 2 yaşına kadar olan çocuklara musallat olan bir cin çeşididir. Bu cin, öncelikli olarak annenin düşük yapmasına çalışır. Onda başarısız olursa, lohusa döneminde bebeğe veya anneye zarar verme yollarını arar. Onda da başarısız olursa, çocuğu aşırı sinirli yaparak kendisine zarar vermesini sağlamaya çalışır. Böyle çocuklarda oluşan gaz, normal çocuklara göre daha çok olur ve gaz çıkarma işlemi daha zordur. İşte bu gaz sebebiyle çocuklar huysuzlaşır, suratını tırnaklarıyla çizme gibi hareketler yapar. Bu da o cinin yaptıklarından birisidir.
Ümmü Sıbyan için işin ehli olan, sahtekar olmayan, bu işi parayla yapmayan, Allah Rasulü’nün sünneti üzerine bir hayat yaşayan hocalardan yardım alınabilir. Şunu da belirtmek gerekir ki her çocuğa ya da anneye Ümmü Sıbyan musallat olacak diye bir kural yoktur.
4-) Cin musallatının belirtileri nelerdir?
1 -) Topluluk içerisinde durmak, sebepsiz yere seni sıkıyor, bunaltıyor ve oradan çıkma isteği geliyorsa. Rüyalarında sürekli tüylü bir varlık tarafından korkutuluyor veya o tüylü varlıkla cinsel ilişkiye girdiğini görüyorsa.
2 -) Doktora gitmesine ve her türlü tetkikleri yaptırmasına rağmen bir şey çıkmayan ve sebebi bilinemeyen kasık ve karın ağrıları yaşıyorsa.
3 -) Kız-erkek fark etmez, sebepsiz yere ve genç yaşta saçları anormal bir şekilde dökülüyorsa.
4 -) Banyoda yıkanırken izlendiği hissine kapılarak gözünü kapatmaya korkuyorsa.
5 -) Çok sık bir şekilde dejavu yaşıyorsa. (“Ben bu anı daha önce yaşamıştım” gibi.. Ancak, burada bir şeyden daha bahsetmek gerekir ki her dejavu cinlerin etkisiyle olmaz. Ancak çok sık yaşanıyorsa bu sıkıntı doğurabilir.)
6 -) Yalnız kalmayı istiyor ve evde karanlıkta oturmaktan zevk alıyor ve güneşli havalardan rahatsızlık duyarak sürekli perdeleri kapatarak oturuyorsa. (Bazı özel hastalıklar için güneş ışığı zararlıdır. Bunlar için bahsetmiyorum)
7 -) Bir anda en ufacık şeylere bile aşırı sinirleniyor ve sebepsiz yere ağlama isteği geliyorsa.
8 -) Kendisini bir sebep olmamasına rağmen sürekli mutsuz, karamsar ve dermansız hissediyorsa.
9 -) Yeterli bir zaman dilimi olarak uykusunu almasına rağmen. Düzenli ve zamanında yatmasına rağmen, kansızlık ve vitamin eksikliği ve solunum yollarında herhangi bir şikayeti olmamasına rağmen, uykudan kalktığında kendisini halsiz ve dermansız hissediyorsa.
10 -) İbadetlere karşı soğukluk hissi varsa ibadet ederken ruhu sıkılıyor, vücut ısısı artıyor nefes darlığı hissi yaşıyorsa (Bu belirtiler her zaman musallattan dolayı olmaz. Gelen feyz ve buna bağlı yaşanan heyecandan da olabilir ama bu ikisi arasındaki farkta birisi seni ibadete karşı daha şevke getirir diğeri ise ibadetten soğutur.)
11 -) Panik atak, bipolar bozukluk, sara ve şizofreni gibi hastalıklar, o kişide bulunuyor ve denemediği antidepresan, denemediği yöntem ve doktor kalmamasına rağmen derdine çözüm bulunamıyorsa. Ayrıca şizofreni de iki türlüdür. Birincisi beyin hasarı bulunan ve şizofreni olan hastalar cinli değildir. Onların rahatsızlığı zihinseldir. Ancak beyninde hasar olmayan, araştırılmasına rağmen bir şey bulunamayan şizofreni hastalarında ağır musallat durumu vardır.
12-) Evlilik çağında olmanıza rağmen kısmetinizin kapanıyor, size görücüye gelenler herhangi bir sebep olmamasına rağmen bu işten vazgeçiyor ve bu birden fazla oluyorsa. Ayrıca evlenmenize ve çocuk istemenize rağmen, erkek veya kadında herhangi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen kadın hamile kalamıyorsa veya hamile kalsa bile her hamileliğinde sebepsiz yere düşük doğum yapıyorsa veya doğan çocuk her seferinde ölü olarak doğuyorsa.
13-) Yeni doğan çocuklarda, bedensel ve zihinsel bir rahatsızlık olmamasına rağmen sürekli bir hırçınlık, huysuzluk ve ağlama varsa. (Öyle ki bu hırçınlık kendi yüzünü tırnaklama ve avazı çıktığı kadar ağlama tarzında ve özellikle akşam vakitlerinde görülür.)
14-) Rüyada özellikle köpek ve yılan görüyor ve bunlar seni korkutuyorsa. (Bu durum sürekli oluyorsa)
15-)Rüyanda birileri sürekli sana bebek vermeye çalışıyorsa. (Bebek verilen her rüya cin musallatı değildir. Ancak bu rüya sürekli görünüyorsa ve o bebek size vermeye çalışıyorlarsa, o bebek cinlerden çocuğunuzun olma ihtimali olabilir.)
16-) Kur’an-ı Kerimde bulunan ve şifa ayetleri olarakta bilinen rukye ayetleri okunduğunda. O ayetleri duyan insanların hırçınlaşması, ayetleri okuyan kişiye saldırma isteği veya rukye ayetlerini duyunca bilinç kaybı yaşanıyorsa. (Bu son madde, cin musallatı olup olmadığını kesin belli eden maddedir. Ancak rukye işin ehli olanlar tarafından yapılmalıdır. Çünkü bu esnada cin devreye girip o insana veya çevresindekilere zarar verdirtmeye çalışabilir.)
Bu onaltı madde, cin musallatının belirtilerini içerir. Ancak, şu önemli vurguyu kesinlikle yapmamız gerekir. Bu onaltı maddeden birçoğu sizde bulunabilir. Ama hiçbirisi sizde kesin olarak cin musallatının var olduğunu kanıtlamaz. Ancak, sondaki yani onaltıncı madde uygulanırsa ve o esnada bu ayetlere olumsuz bir tepki verilirse, işte o zaman kesinlikle cin musallatı olduğu anlaşılır.
Rukye uygulaması, hadis-i şeriflerle sabittir.Hatta Peygamber efendimizde bunu bazı kişilere uygulamıştır. Ancak, rukye uygulaması doğru kişilerce ve işin ehli olanlarca yapılmalıdır. Öncelikle rukyecinin doğru ehl-i sünnet itikadına sahip olması, ona gelen kişi kadınsa İslamın emirlerine uygun şekilde hareket ederek, kadının mahremini yanında bulundurması, kadınla yalnız kalmaması ve tesettüre riayet edilerek tedavi etmesi gerekir. Ayrıca bu tedavilerde Kur’an-ı Kerim, Hadis-i şeriflere ve sahabeler, tabîin gibi büyük alimlerin uygulamaları aksine olan başka metotlar uygulanmamasına dikkat edilmelidir.
Rukye, okuyup üflemek veya üzerinde taşımak demektir. Meşru olanı ve olmayanı vardır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: Rukyede şirk olmadıkça, mahzuru olmaz. (Müslim)
Âyet-i kerimeyle ve hadis-i şeriflerle yapılan rukye caizdir, buna, taviz denir. Taviz caizdir ve inanana, güvenene fayda verir. Manası bilinmeyen veya küfre sebep olan rukyeye efsun denir. Bunu veya nazarlıkları kendi üzerinde taşımaya, temime denir. Muhabbet hâsıl etmek için yapılan rukyelere tivele denir. Zevcin zevcesini sevmesi için tivele denilen sihri yapmak haramdır.
5-) Cin musallatına, maddi ve manevi hastalıklara karşı alınacak tedbirler
Tedbirlerden bahsetmeden önce size bazı sorular sormak istiyorum. Elektromanyetik dalgalarla yapılacak beyin kontrolüne hazır mısınız? Rüyalarınıza, duygularınıza, hatta anılarınıza müdahale edilmesine hazır mısınız?
Derilerinizin altına sizi zombileştirecek, hafızanızı resetleyecek, gerekirse öldürecek RFID çipleri takılmasına hazır mısınız? Uydulardan, kontrol edilmeye çalışılan bir makina olmaya hazır mısınız?
Bu saydıklarımızın hepsi, daha önceden cinler tarafından yapılabilmekteydi. Cinler hakkında bilmeniz gereken bir konuda onların da elektromanyetik yapıda ve enerjisel varlıklar olmalarıdır. Bildiğiniz gibi insan beynide elektrikseldir. Yani elektromanyetik dalgaların etkisi altında kalabilir. Bu yüzden cinler, insanların zihinlerine, hatta doğrudan bedenlerine bile müdahale edebilirler.
Önceden bu tür saldırılar, metafizik alemin sakinleri olan cinler kullanılarak yapılıyordu. Ama artık bazı devletler ve istihbarat örgütleri, bu saldırıların yanına elektromanyetik saldırı teknikleride eklediler. Yani, teknolojinin görünmeyen, karanlık yüzünü yine insanlara karşı kullandılar.
Nitekim aşırı unutkanlık, aşırı dejavu yaşamak, kendini sürekli boşlukta hissederek ne yapacağını bilememe hissi, banyo yaparken gözünü yummaktan çekinmek ve birisinin seni gözlediği hissine kapılmak, karmaşık kabuslar görmek ve sık sık sıçrayarak uykudan uyanmak, sebepsiz şekilde mutsuzluk, toplum arasına çıkmak istememek, sürekli hissedilen halsizlik gibi belirtiler aşırı derecede, sebepsiz şekilde ve sık sık yaşanıyorsa, sebepleri kesinlikle şunlardandır;
Büyü, nazar, yanlış koyulan ve mizacına uygun olmayan isimler, cin musallatı veya bunların hiç biri yoksa o zamanda teknolojik bir saldırı düzenleniyordur. Ama son saydığım saldırıyı genelde basit insanlar üzerinde kullanmazlar. Toplumca tanınan ve önemli kişilere uygularlar. Ya da bir toplum, önemli bir karar alacağı zaman o toplumun tamamına uygulanır. Bu konuda Sovyet Rusya çok önemli araştırmalar yapmış ve bir çoğu halktan saklanmaktadır. Ancak bilinen bir şey var ki halisünasyon görülmesini sağlayan ve fazla miktarda alındığında insanı intihara sürükleyen LSD adlı uyuşturucu, bu zihin kontrol deneylerinde kullanılmıştır.
Bu teknolojiye sahip bir diğer ülke ABD’dir. Metafizik saldırılarda da İsrail’in hahamları, özellikle Sanhedrin meclisinden yetişen Kabalacı hahamların, cinleri saldırı, dinleme, ajanlık gibi meselelerde kullandığı artık aşikâr.
Metafizik konusunda ne yazık ki çok geride kaldık. Bu işleri bilen, doğru itikada sahip, gerçek müslümanlar yok denecek kadar az. Geriye kalanların çoğu ise sahtekar ve yine cinlerle bazı işler yapıyor. İslam şeriatına göre büyü, başka büyü ile bozulmaz. Bu yasaktır. Cinlerle irtibata geçerek onlara iş yaptırmak veya onları kendi hizmetinde kullanarak hüddamcılık yapmak haramdır. Ancak bazı özel kullara, bazı yetkiler ve izinler verilmiştir.
Nitekim Süleyman A.s’ın emrine cinler verilmiştir. Özellikle dalgıçlık ve duvar ustalığı yapabilecek cinler Süleyman A.s’ın hizmetine girmiştir. Yine Şeyh Abdülkadir Geylâni hazretlerine (k.s) ve ismini sayamayacağım bir çok değerli alimlere, cinlerin bir kısmı yine hizmetkâr olarak Allah tarafından gönderilmiştir. Konuyu toparlamak gerekirse şunu belirtmeliyiz, yaşadığımız zaman çok tehlikeli bir zaman. Herkes kendine, ailesine ve çevresine çok dikkat etsin. Şu saydığımız saldırılara karşı bir kaç tavsiye verelim.
Cin saldırı ve musallatlarına karşı alınacak maddi tedbirler
Öncelikle, abdestli (namaz abdesti) gezmeyi alışkanlık edinin. Abdestin bilimsel çalışmalarda bir çok faydası bugün bilinmektedir. Abdest bedeni zinde tutar. Güçlü beden ise saldırılara karşı koyabilir. Ayrıca abdestin bunamayı önlediği de hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.
Ferdi ve toplumsal ibadetlerinizi aksatmayın. Doğru yol olan Ehl-i sünnet vel cemaat itikadını düzgünce öğrenerek ona göre amel ve itikad edin. Dört hak mezhepten birine tabi değilseniz, tabi olun ve bağlı olduğunuz mezhebin ilmihal bilgilerini iyice öğrenin.
Teknolojik cihazları mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Yattığınız odada hiç bir teknolojik cihaz olmaması en iyisidir. Cep telefonu kullanmayın demek biraz abes kaçabilir. Ama kullansanız bile; “sar değeri” düşük telefonları kullanın.Kesinlikle ama kesinlikle cep telefonunuzu yatarken size yakın bir yerde bulundurmayın.
GDO’lu ürünlerden ve hazır gıdalardan mümkün olabildiğince uzak durun. Kola, fanta, gazoz, meyve suyu içmeyin. Çünkü bunlardaki şeker oranı aşırı kiloların ve karaciğerin yağlanmasının en büyük sebebidir.
Mümkünse, kendi tavuğunuzu kendiniz yetiştirin. Eğer bu mümkün değilse olabildiğince az yedirin. Özellikle erkekler, daha az yesin. Güvenmediğiniz yerden et almayın. Sucuk gibi yiyecekleri, güvendiğiniz yerlerden aldığınız etlerden kendiniz yapın. Dışarıdan hazır almayın.
Ekmeklerinizi de kendiniz yapın. Ekmek yapma makineleri ile ekmeğinizi siz yapın. Bu ekmeklerde esmer unu kullanın. Çay vs. gibi doğal içeceklerde şeker kullanmayın, eğer kullanmak isterseniz esmer şekeri kullanın. Yemek ve salatalarınızda zeytinyağı kullanın. Margarini kesinlikle evinize bile sokmayın.
Cinlere karşı alınacak manevi, metafizik önlemler
Öncelikle hadis-i şeriflerle sabit olan bir mektuptan bahsedelim. Adı; “Cin mektubu” Peygamber efendimizin, cinlerin zararlarından Müslümanları korumak için Hazret-i Ali’ye yazdırdığı bir mektuptur. Üzerinde taşıyana ve evinde bulundurana o mahluklar zarar veremez. Ancak bu konuda uyarı yapmak gerekiyor. Bu cin mektubu çok ağır vakalarda, çok rahatsızlık verildiği durumlarda son çare olarak kullanılmalıdır. Her sorunda kullanmak uygun değildir.
Diğer bir tavsiye olarak Ayetel Kürsi halkası diye bilinen korunma duasını, dışarıya çıkarken, ya da yatmadan önce okuyarak kendinizi korumaya alabilirsiniz. Ayetel Kürsi halkası şöyle yapılır:
“Toplamda 8 Ayetel Kürsi okunur. Kıbleye doğru namaz oturuşu gibi oturun. Ayetel Kürsiyi okuyun. (Abdestli okunursa daha iyi olur.) Birinci okumadan sonra sağ tarafınıza hafif daire yapacak şekilde üfleyin. İkinci okumada aynı şekilde sol tarafınıza. Üçüncü okumada önünüze doğru üfleyin. Dördüncü okumada arkanıza doğru dönün arkaya üfleyin. Beşin okumada yukarı doğru üfleyin. Altıncı okumada aşağı doğru üfleyin. Yedinci okumadan sonra, önden başlayarak sağa doğru, sonra arkaya doğru, sonra tekrar sola doğru etrafınıza bir daire çizececek şekilde üfleyin. Son olarak okuduğunuz sekizinci Ayetel Kürsi’yi üflemeden “Hu” esmasını bir kere söyleyip o nefesi içinize çekin.”
Bu halka, nazar, büyü ve cin musallatının verdiği zararlara karşı bir koruma kalkanıdır. Ben Ayetel Kürsi’yi bilmiyorum diyenler, yatarken Bir Fatiha ve Üç ihlas suresini okuyarak ellerine üflesin ve eliyle vücudunun ulaşabildiği her yere mesh etsin. Allah’ın izniyle bu da koruyucudur. (Bilenler Felak ve Nas suresini de ekleyebilirler.)
Abdestli yatmaya gayret edin. Kesinlikle banyoda çırılçıplak yıkanmayın. (Göbek deliği ve diz kapağı arasının kapalı olması en iyisidir.) Banyo yaptığınız gidere, kesinlikle idrarınızı yapmayın. Tuvalet ve banyo gibi yerlere girerken ve geceleyin bahçe sulaması yapanların; “Allahümme inni euzu bike min’el hubsi vel habais” duasını okuyarak girmesi çok iyidir.
Evinize girerken, çıkarken, yemek yerken, kısacası her durumda besmelesiz iş yapmayın. Besmelesiz yenilen yiyecek ve içecek manevi zehir gibidir. Vereceğimiz tavsiyeler bunlardır. Allah bu gibi durumlardan tüm Müslümanları korusun inşaAllah. Biliyorum bazı tavsiyelere uymak çok zor gelebilir ama en azından yapabildiğiniz kadarını yapın. Şunu unutmayın;
“Sağlıklı birey, sağlıklı aile demek. Sağlıklı aile, sağlıklı toplum demek. Sağlıklı toplum, güçlü ülke demek.”
Cin mektubu nedir?
Peygamber efendimizin, cinlerin zararlarından Müslümanları korumak için Hazret-i Ali’ye yazdırdığı bir mektuptur. Üzerinde taşıyana ve evinde bulundurana o mahluklar zarar veremez.
Eshab-ı kiramdan Ebu Dücane hazretleri anlatır:
Kalem ve kağıt istedi. Hazret-i Ali’ye bir mektup yazdırdı. Mektubu alıp, eve götürdüm. Başımın altına koyup, uyudum. Feryat eden bir ses, beni uyandırdı. Diyordu ki: (Ya Eba Dücane, bu mektupla bizi yaktın. Senin sahibin, bizden elbette çok yüksektir. Bu mektubu bizim karşımızdan kaldırmaktan başka, bizim için kurtuluş yoktur. Artık, senin ve komşularının evine gelemeyeceğiz. Bu mektubun bulunduğu yerlere gelemeyiz.)
Ona dedim ki, sahibimden izin almadıkça bu mektubu kaldırmam. Cin ağlamasından, feryadından, o gece, bana çok uzun geldi. Sabah namazını, mescitte kıldıktan sonra, cinnin sözlerini anlattım. Resulullah efendimiz buyurdu ki: (O mektubu kaldır. Yoksa, mektubun acısını, kıyamete kadar çekerler.) [Delail-ün-nübüvve, Tezkire-i Kurtubi]
Ağır musallat durumunda ve her türlü çareye rağmen sorun yaşıyorsanız, en son çare olarak fotokopi çektirerek evinize koyabilirsiniz (Tuvalet ve banyo haricinde) Ancak, evde yüksek bir yere koyulması hürmeten en iyisidir. Özel mürekkep vs. ile yazılanı daha da etkilidir fakat bu işin erbabını ve doğru itikada sahip birini bulmak çok zordur maalesef.
6-) Cinler hakkında yanlış bilinenler
Cinler hakkında yanlış bilinenlerden birisi, aslında şeytan hakkında yanlış bilinen şeylerden birisi de şeytanın melek olduğu yanlışıdır. Çünkü Allah; Kur’anı Kerim’de Şeytan’ın açıkça cinlerden olduğunu belirtir. Cinler de tıpkı bizim gibi sorumluluk sahibi varlıklardır. Sanıldığı gibi hepsi kötü değildir. Ama yine de zaruri durumlar haricinde onlarla iletişim kurmamız İslam dinine göre doğru değildir. Zaten bu iletişimi de işin ehli olan birisinin yapması gerekir.
Cinler, insana durup dururken musallat olamaz. Ancak, o insan korunmasız geziyorsa, beden ve elbise temizliğine dikkat etmiyorsa, gusül abdesti almıyorsa, musallat olabilirler. Sanıldığı gibi cinler, durup dururken musallat olmaz. Bunların haricinde bir de aşık olmuşsa insana musallat olur. Cinlerle evlilik meselesi çok tartışılan bir mevzu olsa da bu yaşanan ve yaşanmaya devam eden bir gerçektir.
Uykudan uyandığında eline ya da parmaklarına kına yakılmış gibi durumlar, sanıldığı gibi her zaman cin sahiplenmesi ya da cinlerle evlenmek değildir. O kolun ya da elin üstüne yatıldığında da böyle ender durumlar olur. Yine aynı şekilde bunu iyiye yoranlar da vardır. Ancak bu durum çok sık oluyor ve rüya yoluyla sana düğün, eğlence gibi şeyler çok sık gösteriliyorsa, yine bu kına olayı diğer eline, ayak ya da el parmaklarına doğru artarak devam ediyorsa, doktora gitmene rağmen, doktor buna bir açıklama getiremiyor, verdiği tavsiyeler işe yaramıyorsa, işte o zaman bir cinin seni sahiplenerek, seninle evlenme olasılığı vardır.
Ancak, İslam fıkhında bunun caiz olmadığı bilinmektedir. Yani mantıklı düşünüldüğünde, normal hangi insan cinler alemiyle irtibatlı olmak ve bir cinle evlenmek ister ki? Çünkü onların alemiyle irtibatlı yaşamak çok zordur. Evinize misafir doğru düzgün çağıramaz, doğru düzgün misafirliğe gidemez. Her an tedirgin bir hayat yaşarsınız.