Filozoflar söz birliğiyle demişlerdir ki: Kadir ve aziz olan Allah’ın takdiri ile yüksek cisimlerin aşamalarına göre, alçak cisimlere çeşitli tesirleri vardır. Güneş’in en fazla tesiri, sıcaklığı ile olduğu gibi; Ay’ın dahi en fazla tesiri rutubeti iledir. Allah, bu Ay’a, kendi kudreti ile nice özellikler bağışlamıştır. Bunlardan biri, Ay deniz ufkundan doğar. Deniz suyu onunla med olup sahiline yükselir. Ay, denizdeki gün yarısına geldiğinde denizin meddi bitip, Ay, gün yansı dairesinden indiğinde denizin suyu sahillerinde cezir olup çekilir. Ay, deniz ufkuna ininceye kadar cezir devam eder. Ay, ufuktan indiğinde cezir de son bulur. Şu hâlde med ve cezir bu şekilde olur.
Ay’ın dikkat çekici etkileri
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın artışı zamanında yani Ay’ın ilk yarısında sıcaklık ve rutubet çok olup kanın kabarmasıyla dolan insan ve hayvan bedenleri kuvvet bulur. Dolunaydan sonra yani Ay’ın ikinci yarısında, kuruluk ve soğukluğun çoğalması ile dört unsurun karışımı bedenlerde bulunduğundan, kanın kabarması azalıp, büyüme ve gelişme az olur. İnsan ve hayvan bedenleri düşkünlük bulur.
Ay’ın özelliklerindendir ki; Ay’ın ilk yarısında hasta olanların bedenleri kuvvetli bulunup, çoğunun hastalığı def olur. Ay’ın ikinci yansında hasta olanların bedenleri zayıf olup, hastalıkları çoğalır.
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın nurunun çoğaldığı günlerde ruh sahiplerinin beyin dokuları fazla olup, Ay’ın nurunun azaldığı günlerde beyin dokuları dahi azalır.
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’lı gecede insan, Ay’a karşı uyusa veya çok otursa bedenine gevşeme ve tembellik gelip baş ağrısı ve nezle olur.
Ay’ın bitki ve hayvanlar etkisi
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’lı gecede hayvan eti kalsa, az zamanda tadı ve kokusu değişir. Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın nurunun çoğaldığı günlerde nehirlerde ve denizlerde balıklar yağlı olup, suyun yüzüne çıkarlar. Ay’ın nurunun azaldığı günlerde balıklar zayıf olup suyun dibine giderler.
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın ilk yarısında yerdeki haşereler yeryüzüne çıkar ve çoğalır. Yırtıcı hayvanlar ceset yemeye çok hırslı olur. Ay’ın ikinci yarısında haşereler ve yırtıcı hayvanlar aksi hareket ederler.
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın ilk yarısında dikilen ağaçlar fazla uzar ve gelişir, ikinci yarısında dikilenler zayıf olur veya kurur. Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın ilk yarısında bütün meyveler, çiçekler, otlar, bitkiler fazla büyür ve gelişir, renkleri fazla olur.
Ay’ın özelliklerindendir ki Ay’ın ilk yarısında kamış, keten, bitki gibi şeylerin kurusu üzerine Ay’ın ışığı düşse, hemen kuruyup parçalanır. Ay’ın ikinci yarısında bu durum az olur. Ay’ın özelliklerindendir ki Ay küresi ayna gibi yer ve su küresine dönük bulunduğu için deniz ve karanın adaları ve sahilleri, gemileri, dalgaları, dağları, vadileri, köyleri ve şehirleri bütün şekil ve rengi ile kişi ve kurumları ile bize aksettirip gösterir. Rasatçılar o aynada yerin yüzünü tamamen seyrederler. Lakin o saf ayna bizden çok uzak olduğundan eşyanın şekilleri teşhis olunmayıp, Ay’ın yüzü bu akisler ile bulanik görülür ki ona Ay lekeleri derler.
Güneş ve Ay’ın gezegen etkileri
Diğer gezegenlerin sayılan sıfatlarının, özel saatlerde canlılara ve cansızlara gizli tesirleri; açıklanan Güneş ve Ay’ın tesirlerine oranlanmıştır. Halbuki alemin bütün kısımlarında hakiki tesir eden ancak Hak Teala bilinmiştir. Bu gezegenler, yıldızlar ve tabiat, alet ve hayaller örneği bulunmuştur. Bu durumları fikretmek ve düşünmek, Allah’ı tanımaya sebep olmak için ve hepsini insanda bulmak için yıldızların ve feleklerin (gezegenlerin) durumları bu Marifetname’de bu miktarca açıklanarak yazılmıştır.
Bu ve daha birçok konuda bilginin bulunduğu Marifetname adlı kitapta özetle Ay’ın Dünya’ya tesirlerini kısaca böyle anlatıyor ve bu tesirlerin de yalnız Allah’ın iznine bağlı olduğunu belirtiyor. Zaten bu gibi konular iki zümre tarafından çok iyi bilinir. Birincisi hakiki islam alimleri, ikincisi de cinci ve büyücüler tarafından. Çünkü bazı büyüler vardır ki günleri ve saati önemlidir.
Kaynak: Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.), Marifetname, Ataç Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2015, s.137