Tüm bunların yanında, Maymunlar Cehennemi filmi bana, İslam dininin yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de maymuna çevrilen insanların durumunu haber veren ayetleri hatırlattı. Kur’an’da Cumartesi avlanma yasağını delen bir takım Yahudilerin, nasıl maymuna dönüştürüldüklerini anlatan ayetler, ibret alanlar için dehşet verici ayetlerdir.
İyiliği emredip kötülüğe engel olmak. (Emr-i bi’l mâ’ruf nehy-i ani’l münker)
Bu ayetlerde insanların başına gelenler anlatıldığı gibi doğru yoldan sapanlara engel olmayan, yani iyiliği emredip kötülüğe engel olmayanların da akıbetinden bahsedilmekte. Allah ayetlerinde birçok kez; “iyiliği emredip, kötülüğe engel olun” diye insanları ve özellikle de Müslümanları uyarıyor.
“Her koyun kendi bacağından asılır. Sen mi kurtaracaksın bu milleti? Tek başına ne yapabilirsin ki” gibi cümleler, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmaktan insanları alıkoyduğu zaman, ilahi azap iyi kötü fark etmeden kuşatır. İşte o zaman hatalarının farkına varırlar ama iş işten çoktan geçer. Aşağıda Cumartesi avlanma yasağı ve maymunlaşan insanlar konusunu, detayları ile İbn Abbas (r.a) anlatıyor.
Kur’an-ı Kerim’de maymunlaşan insanlar
İkrime anlatıyor: Bir gün ibn Abbâs’ın yanına girdim. Mushafını (Kur’anı-Kerim’ini) açmış, ona bakıp ağlıyordu. Kendine: “Neden ağlıyorsun ey Ebû Abbâs?” dedim, “Mushaftaki şu âyete ağlıyorum” dedi. “Nedir bu?” diye sorunca şöyle dedi:
Bir kavim var, emrettiler ve yasakladılar, kurtuldular. Başka bir kavim ise emretmediler ve yasaklamadılar bu yüzden kötülük yapan kötüler gibi helak oldular. Allah: “Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor”[1] buyuruyor. Bunlar, deniz kıyısında bulunan Eyle halkıdır.
Maymunlaşan Yahudiler
Allah, isrâil oğullarına Cuma günü tatil yapmalarını emretmişti. Onlar: “Biz cumartesi günü tatil yaparız. Zira Allah cumartesi günü yaratmayı bitirdi ve her şey var oldu” dediler. Bunun üzerine Allah cumartesi gününü onlara zorlaştırdı. Cumartesi günü balık avlamayı yasakladı. Cumartesi günü semiz balıklar sürü sürü gelip, güven içinde hiçbir şeyden korkmadan, karşılarında takla atarak oynardı. Bunu Allah: “Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor”[2] şeklinde anlatıyor. Ertesi gün yani Pazar günü geldiğinde balıklar geldikleri gibi birden ortadan kayboluyordu. Bu durum insanların çok zoruna gidiyordu. Çünkü balık, onların ticareti ve kazançlarıydı, içlerinden bir cariye cumartesi günü gidip bir balık avladı ve kabına koydu. Pazar günü pişirip yedi, başına bir şey gelmedi. Bu olay Hz. Dâvûd döneminde vuku bulmuştu. Cumartesi günü yasağına uymayanları lanetleyen de oydu.
Cariye efendisine: “Bu balığı Cumartesi günü avladım, Pazar günü yedim. Bana bir şey olmadı” deyince, efendisi de cumartesi günü avlanıp Pazar günü faydalanıp sattı. Bu şekilde parası çoğaldı. İnsanlar bu olayın farkına vardı ve cumartesi günü avlanmaya karar verdiler. Bazıları: “Cumartesi günü avlanmanıza izin vermeyiz” dediler. Başka bir grup gelip: “Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” diye itiraz ettiler. Emredip (avlanmayı) engelleyenler: “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)”[3] demişlerdi. Bu şekilde engel olduklarını görünce onlara: “Allah balığı cumartesi günü yememizi yasakladı, avlamamızı yasaklamış değil” dediler. Avlanmaya karar verip işe koyuldular. Emredip engelleyenler şehirden çıkıp gittiler. Akşam olunca Allah Cibril’i gönderdi. Onlara bir çığlık attı. Birden hepsi aşağılık maymunlara döndüler.
Maymunlaşanların durumu ne oldu?
Şehri terk edenler, sabahleyin şehirden kimsenin çıkmadığını görünce, aralarından bakması için birini gönderdiler. Adam şehrin sokaklarında kimseyi göremedi. Gidip avlulara baktı. Orada da kimseyi göremedi. Evlerin odalarına girince, odaların köşelerine saklanmış maymunları gördü. Adam odalara girip kapıları açarken şaşkınlıkla: “Şaşılacak bir durum, bunlar sallanan kuyrukları olan maymunlar!” diyordu. Şehirden ayrılıp dönenler, evlere girip bakıyorlardı. Maymunlar akraba oldukları insanları tanıyorlardı. Fakat insanlar akraba oldukları maymunları tanımıyorlardı. Böylece: “Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca…” Yani kendilerine verilen nasihati ve Allah’ın azabı ile ilgili uyarıyı dinlemeyince. “Şiddetli bir azapla yakaladık”[4]
“Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca” yani; tekrar edip yasaklanan fiili yapmaya cesaret ettiklerinde “Onlara «aşağılık maymunlar olun» dedik”[5]
“Bunu onlara oradakiler ve sonradan gelecek olanlar için ibret kıldık.” Yani gelecek olan Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine ve ondan sonra gelecek insanlara ibret “Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da nasihat” kıldık ki şirke düşmesinler. Sonra Allah onların canını aldı.
İbn Abbâs diyor ki; Kıyamet günü geldiğinde Allah onları insan suretinde yaratır. Ardından cumartesi yasağını çiğnedikleri için cehenneme atar. Emretmeyip engellemeye çalışmayanları, amellerinden dolayı hesaba çeker. Maymuna çevrilme cezası; dünyada “iyiliği emredip kötülükten yasaklama” görevini yerine getirmeme cezasıdır.
İshâk’ın Esved’den naklettiğine göre İkrime der ki: İbn Abbâs: “itiraz edenlere ne olduğu bilmek isterdim” deyince, ona: “Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca, kötülüğü engellemeye çalışanları kurtardık, zulmedenleri de yaptıklarından dolayı şiddetli bir azapla yakaladık”[6] dedim.
İbn Abbâs: “Vallahi adamlar mahvolmuş” dedi, sonra da bana iki gömlek verdi.
Dipnotlar
1-) Â’râf Suresi 163. ayet
2-) Â’râf Suresi 163. ayet
3-) Â’râf Suresi 164. ayet
4-) Â’râf Suresi 165. ayet
5-) Â’râf Suresi 166. ayet
6-) Â’râf Suresi 165. ayet
Kaynak: Ebu Nuaym el-Isbehânî, Hilyetu’l-Evliya ve Tabakât’ul-Asfiyâ, Cilt: 2, 1. Baskı, İstanbul – Ocak 2015, Syf: 633-635