Noel ve yılbaşı ayrı şeyler kardeşim bırakın bu yobazlığı…
Yobaz kelimesi konusunda Tdk ve bu ülkede otorite kabul edilen diğer kurum ve kişilerle aramızı ayıran ince ama derin bir çizgi vardır.
Yobaz; kaba, aksi, inatçı ve kafasının dikine gidendir. Bu konuda her kesimle aynı düşüncedeyiz. Ancak, yobaz ikiye ayrılan bir kelimedir. Din yobazı olduğu gibi Fen yobazı da vardır.
Din yobazı; araştırmadan, nakli ve akli delillere bakmadan, kıyas ve icmada bulunmadan, yanlışta olsa körü körüne inandığını başkalarına dayatan, sakal, sarık, cübbe takınca cenneti garanti sanan bir zümreyi niteleler. Bunlar namaz, oruç gibi ibadetleri göze sokarcasına yaparken, kul hakkına girme, rüşvet verme gibi günahları çekinmeden işlerler.
Fen yobazı ise; sınırlı akılla idrak edemediğini, sınırlı gözü ile göremediğini, sınırlı kulakları ile işitemediğini reddeden, her şeyi deney ve gözleme bağlayarak, maddeye tapan, maneviyatı ise yok sayan bir zümreyi niteler. Bu tipler, aşkı bile hormon salgılanmasından ibaret sayar. Oysa duyguların yoğunluğu, samimiyeti, ömrü deney ve gözlemle ölçülemez.
Bilim olarak sayılan Psikoloji ve Psikiyatrinin başarıları ortada. Çok azı hariç bugüne kadar insanlara yatıştırıcı ve elektrik vermekten, çare bulunamayanları da bir odaya tıkmaktan başka ne yapmışlar?
Lobotomi denilen saçmalığı, işkence ve barbarlığı bile bu bilim denilen alandaki insanlar senelerce uygulamadı mı? Sonuç ne oldu? Tam bir fiyasko. Bu lobotomi denilen uygulama yüzünden ölenler, sağlıklarını ve duygularını kaybedenleri insaflı bir araştırma ile herkes öğrenebilir.
Din ve Fen yobazı’nın ne olduğunu açıklamaya çalıştıktan sonra, gelelim tekrar yılbaşı ve noel mevzusuna.
Noel 25 Aralık’ta başlayıp bir hafta boyunca devam eden bir bayramdır. Hz. İsa’nın sözde doğumunun kutlandığı bir bayramdır. Bazı Ortodoks kiliseleri ise 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar.
Yılbaşı ise bu bir haftanın içerisinde olan bir günden ibarettir ve miladi takvime göre 31 Aralık gecesi ile 1 Ocak’ı kapsar. Dolayısıyla Noel ile bağlantılıdır.
İslam inancının temelinde tevhid vardır. Tevhid ise Allah’ın varlığına, birliğine ve Hz.Muhammed’in onun Rasulü olduğuna iman etmektir. Bu imanın neticesinde Allah; “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” buyurmuştur.
Yahudi ve Hristiyanlara benzemek
Aşure gününün orucu hakkında İbn Abbas (ra) bize şu bilgiyi aktarır: “Resulullah (sas) Medine’ye hicret ettiğinde Yahudilerin Aşûre gününde oruç tuttuklarını gördü ve: “Bu oruç nedir?” diye sordu. Kendisine şöyle cevap verildi: “Bu gün iyi bir gündür. Allah Teâlâ bu günde Musa (as) ile İsrailoğulları’nı düşmandan kurtarmıştır. Bu sebeple Musa (as) bu günde oruç tutmuştur.”
Peygamberimiz de: “Ben Musa’ya sizden daha yakınım.” buyurdu ve bu günde oruç tutulmasını emretti.” (Buhari, Savm, 69; Ebu Davud, Savm, 63). Bu durum Ramazan orucu farz kılınıncaya kadar devam etti.
Aşure günü ise Muharrem ayının onuncu günüdür. Bu oruç bir gün tutulduğunda Yahudilerle aynı oruç tutulacağı için Peygamber efendimiz bu konuda da onlara muhalefet edilmesini belirterek ve diğer haram aylar olan Recep, Zilkade ve Zilhicce aylarında da üç gün oruç tutulmasını tavsiye etmiştir. Aşure orucu ise Muharrem 9-10-11 günlerinde üç gün tutularak tamamlanır.
Bu konuda da olduğu gibi Yahudi ve Hristiyanlara her konuda elimizden geldiğince muhalefet etmeliyiz. Bu konuda herhangi bir kurum ve otoriteden de gerekeni yapmasını bekleyemeyiz. Çünkü, dünya üzerinde İslam ile yönetilen bir tane bile devlet yok. Ancak, bu hakikati bilerek, bireysel olarak bu yılbaşı kutlamalarına muhalefet etmeli, çevremizi kırmadan, zor kullanmadan güzel bir dille uyarmalı ve bu yanlıştan vazgeçirmeye çalışmalıyız.
Ne din yobazlarından, ne de bilim yobazlarından olun. Allah, yobaz olmaktan hepimizi korusun.
Çam ağacı, Noel veya yılbaşı ağacı nereden geliyor?
Bu konu çok detaylı bir konudur. Biz burada ana hatları vermekle yetineceğiz. Hristiyanlığı daha doğrusu İseviliği bozma faaliyetleri denilince akla Bolüs (Pavlus) adlı Yahudilikten dönme bir keşişin ismi gelir. Bu keşiş, aslen pagan inançlarının sembolü olan sefirotu, İseviliğe haç sembolü olarak sokmuştur. Şimdi Noel ağacının pagan kökenlerine dair bir alıntıyı sizinle paylaşmak istiyoruz.
Antik çağlarda bir çok kavim yaprak dökmeyen ağaçları ebedi hayatın sembolü olarak kullanmıştır. Romalılar yeni yıl için yaprak dökmeyen dallar ile evlerini süslerlermiş ve kuzey Avrupa’da kışın eski pagan kavimler evlerinin içine ağaç dikerlermiş. Pek çok erken dönem Hristiyanı bu tür uygulamalara karşı sert tepkiler dile getirmiştir. Örneğin MS 2. yüzyıl Kilise babalarından Tertullian kış festivallerini kutlayan ve İmparator onuruna evlerini defne dalları ile süsleyen Hristiyanları eleştirerek şöyle demiştir:
“Bırakın cehennem ateşine yakın olanlar kapılarını yakılmaya mahkum defnelerle süslesinler:
Onlar için karanlığın bu ifadeleri ve bunların alametleri uygundur. Siz ise dünya için bir ışık ve yaprak dökmeyen ağaç gibisiniz. Eğer tapınakları terk etmişseniz, kendi kapınızı bir tapınak süsü yapmayın.” (De Idolatria, XV) (İsa ve Arkeoloji, Marc Madrigal)