1254 yılında Venedik’te dünyaya gelen Marco Polo yaptığı geziler ile yalnızca denizcilik tarihine değil, insanlık tarihine de damgasını vurmuş kaşiflerden biridir. Venedikli bir tüccarın oğlu olan Marco Polo’nun aslında Macar asıllı bir aileye sahip olduğuna dair de söylentiler bulunmaktadır.
Babasının bir ticaret adamı olması nedeniyle tüm çocukluğu Akdeniz ve Karadeniz’de seyahat eden gemilerde geçen Polo, babasıyla birlikte birçok sahil kentine gitme fırsatı yakalamıştır. Babası ile amcası; Papa IX. Gregorius tarafından Kubilay Han’a mektup iletmekle görevlendirildiğinde; henüz 17 yaşında olan Marco Polo, mektubu iletmek üzere Pekin’e gitti. Marco Polo’nun kaşif yanı babası ve amcası ile çıktığı bu yolculukta gelişmiştir. Papa tarafından verilen görev nedeniyle neredeyse tüm Mezopotamya’yı dolaşan Polo, Pamir Dağları ve İran’a uğramıştır. Türkistan ve Gobi Çölü gibi bölgeleri de gezen ünlü kaşif, yolculuğun son noktası olan Pekin’e ulaştığında aradan 2,5 yıl geçmiştir.
Sonraki yıllar boyunca Orta Asya’yı karış karış gezen Marco Polo, birçok coğrafi ve tarihi araştırmaya da imza atmıştır. Etnografya alanında yaptığı çalışmalar günümüze dek ulaşmış ve böylece insanlık tarihine büyük yarar sağlamıştır. 1292 yılında 38 yaşındayken İran Şahı ile evlenmek üzere bir prenses götürme görevi alan Marco Polo, bu göreve de tıpkı Pekin yolculuğunda olduğu gibi babası ve amcası ile birlikte gitmiştir.
14 gemi ve yaklaşık olarak 600 kişilik mürettebat ile yola çıkan Marco Polo, 18 ay boyunca denizde kaldı ve yolculuk sandığından çok daha zorlu bir sınav oldu. Dekkan Yarımadası’ndan dolaşarak İran’a ulaştıklarında 600 kişiden geriye yalnızca 20 kişi kalmıştı. 1295 yılında yeniden Venedik’e dönen Marco Polo baba mesleği olan ticaret ile ilgilenmeye başladı. Ticaret ile uğraşmaya başladıktan kısa süre sonra patlak veren Cuzzolo Savaşı, Marco Polo’nun da aralarında bulunduğu birçok Cenevizlinin esir düşmesine neden oldu. 13. yüzyılın sonralarında gerçekleşen bu olan ile birlikte esir düşen Marco Polo yakın arkadaşı olan Rusticheollo Pisa’ya anılarını yazdırmaya başladı. 2. Milione adını taşıyan bu kitap, günümüzde Marco Polo’nun geride bıraktığı en önemli eser olarak kabul edilmektedir. Marco Polo yakın dostu Pisa’ya yazdırdığı anılarında yaptığı yolculuklarda başından geçenleri anlattı.
Önemli pek çok coğrafi bilginin bulunduğu 2. Milione eseri ile kendinden sonraki denizcilere çok önemli bir kaynak bırakan Marco Polo, ayrıca gezdiği bölgelerin sosyolojik yapılarına dair de birçok bilgi vermiştir. Etnolojik incelemelerin de bulunduğu bu kitap kendinden sonra pek çok dile çevrilmiş ve Marco Polo’nun Afrika’dan Uzak Doğu’ya kadar tanınmasını sağlamıştır. Bununla birlikte, o dönemki coğrafyacılar Marco’ya pek itibar etmese de, verdiği bilgilerin bazıları 14. Yüzyılda harita oluşturmak için kullanılmıştır. Tarihe, Asya ötesi yolculuk rotasını ilk kaydeden ve yolculuğu ne kadar uzun süreceğine ait hesaplama için bir sistem oluşturan ilk kişi olarak geçmiştir. Bu başarıları sayesinde modern coğrafya bilimine öncülük etmiştir. 14.Yüzyılın çeyreklerine doğru 1324’de İtalya/ Venedik’de gözlerini hayata yummuştur.
Kubilay Han, Pololar’a büyük konukseverlik gösterdi ve Marco Polo çok geçmeden hanın gözde adamları arasında yer aldı. Çince öğrendi ve 17 yıl boyunca valilik de içinde olmak üzere hana birçok hizmette bulundu. Çeşitli görevlerle Çin’i baştan başa gezdi. Sibirya, Zengibar, Birmanya, Çinhindi ve Hindistan’a gitti. Marco Polo’nun Çin’de karşılaştığı binlerce yıllık tarihi olan uygarlık Avrupa’dan çok daha ileriydi. Yönetim sistemi başarılıydı. Ülkede çeşitli dinlerin çatışma ve rekabet olmadan birlikte var olmasına olanak veren dinsel bir hoşgörü egemendi. Marko Polo yazılarında, gittiği büyük kentlerden birinde sıcak ve soğuk suyu olan 300 hamam bulunduğunu, soyluların da, yoksul halkın da her gün yıkandığını, iki kenarı ağaçlı yollar, büyük saraylar, parklar ve güzel köprüler olduğunu belirtmiştir. Çinliler, Avrupa’da ancak 400 yıl sonra kullanılacak olan kömürü daha o zamanlar kullanıyor, Avrupa’ da 15. yüzyılda kullanılmaya başlanan yağlıboyayla 7. yüzyıldan beri resim yapıyorlardı. Cilt hastalıklarını iyileştirmek için petrolden bir tür yağlı merhem elde etmeyi ve Avrupa’ dan çok daha önce yoğunlaştırılmış süt yapma yöntemini biliyorlardı.
Marco Polo gördüğü ve incelediği her şeyi hana bildiriyor, ona yönetime ilişkin yararlı önerilerde bulunuyordu. Kubilay Han, Marco’nun hizmetlerinden yararlandığı için Pololar’ın Çin’den ayrılmasına izin vermiyordu. Ama sonunda, 1292’de Kubilay Han’ın İran hükümdarına eş olarak göndermek istediği bir Moğol prensesini İran’a götürmek görevi Marco Polo’ya verildi. Çin’den 14 gemiyle yola çıkıp uzun ve serüven dolu bir yolculuktan sonra Hürmüz Boğazı’na ulaşan Pololar, prensesi Horasan’a bıraktıktan sonra Trabzon’a gittiler. Yolculuğun sonraki bölümü gemiyle yapıldı. 1295’te Venedik’e ulaştıkları zaman büyük bir servet sahibi olmuşlardı. Marco Polo’nun yolculuklarıyla ilgili anılarına zamanında çok az kimse inandı. Venedikliler ile Cenevizliler arasındaki savaşa katılan Marko Polo, 1298’deki bir deniz savaşında Cenevizliler’e esir düştü. Cenova’daki hapishanede tanıştığı Pisalı yazar Rusticiano’ya Asya’da geçen olağanüstü serüvenlerini yazdırdı. II milione adıyla basılan kitap büyük bir ilgi ile karşılandı. Daha sonra birçok dile çevrildi.
Marco yolculuk boyunca gördüğü yerleri ve etkisinde kaldığı şeyleri sürekli not aldı. Moğolistan yakınlarında bir yıl kadar kaldılar ve bu sayede buradaki insanların hayatları ve yaşam tarzı hakkında fikir sahibi oldular. Marco bu dönemde dört dil öğrendi ve Kubilay Han’ın sarayında 17 yıl geçirdi. Burada ticaret ve endüstri hakkında önemli bilgiler edindi. Aynı zamanda Kubilay Han’a memleketleri, papa ve Roma klişeleri hakkında bilgiler verdi. Kubilay Han’ın sarayı o dönem dünyanın en mükemmel ve fantastik yapılarından biriydi. Duvarları altın ve gümüş ile kaplı, 6000 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği genişlikte bir yemek salonu bulunan sarayda, binlerce beyaz at hazırda tutuluyordu. Bu atların sütü, kraliyet ailesine sunuluyordu. Her odasında Asya sanatına ait en güzel tablolar, heykeller ve benzeri eserler bulunuyordu. Marco için en ilginç gelenlerden biri de, kendi tabiri ile odun gibi yanan taşlardı. Kubilay Han, henüz Avrupa’da kimsenin aklına dahi getiremeyeceği bir yakıt kaynağını bulmuştu ve buna kömür deniliyordu.
1293 yılında Marco, babası ve amcası ile eve dönüş için gemi ile yola çıktılar. Yolculuklar iki yıl sürdü. Bu süre zarfı içerisinde Kubilay Han öldü ancak etkisi hala devam ediyordu. Bu sayede Kubilay Han’ın kendilerine vermiş olduğu altın tablet korsan ve haydutlara karşı hala işe yarıyordu. 1298 yılında, Marco Venedik şehrine rakip olan Genoa ile yapılan savaşta bir gemiye kaptanlık yapmış ve bu savaşta esir düşmüştü. Esirlik döneminde, Pisa şehrinden gelen bir yazarla tanıştı ve bu yazar Marco’yu Asya seyahatini kitaplaştırması için telkinlerde bulundu. Bunun neticesinde Marco ilk kitabı olan “Marco Polo’nun Seyahatleri” isimli kitabını yazdı. Kitap kısa zaman içerisinde Avrupa’da çok popüler oldu. Öykülerinin gerçek olamayacak kadar çılgınca bulanlar çoğunlukta olsa da, en çok satan kitap oldu. Marco, 1299 yılında serbest bırakılarak Venedik’e geri döndü ve burada kendisinden üç çocuğu olan Donata Badoer ile evlendi. Ölene kadar da burada yaşadı. O dönem için oldukça fazla sayılabilen 70 yaşında vefat etti. Ölüm döşeğindeyken ünlü olan son cümlesini söyledi: “Gördüklerimin sadece yarısını söyledim”.