Ey Aziz! İrfan ehli diyorlar ki: İnsan bedeni küçük bir âlem, fakat ruhu ise büyük bir âlemdir. Çünkü âlemde var olan her şeyin bir benzeri insan bedeninde vardır.
Bu demektir ki, insanın bedeni ve ruhu, âdeta bir kopyası halindedir, iki âlem böylece bir insan bedeni üzerinde var edilmiştir. Meselâ; bütün his olunan cansızların örneği insandaki organlardır. Bütün hayvanlara örnek insanın ahlâkı ve huyudur. Mevsimlerin örneği insandaki dişlerdir. Adet ve sanatların örneği, insandaki his ve kuvvetlerdir. Alem-i berzâh’a örnek insandaki düşünce ve akılda kalan hatıralardır. Bilinmeyen (melekût) âlemine örnek de insanın kalbi ve ruhudur. Bu benzetmeler devam ettikçe uzar gider. Bu hakkıyla açıklanacak olsa böyle bir kitap değil, yüz tane kitap az gelir. Anlatmakla bitmeyen bu bilgiler Arif bir kulun küçücük kalbine sığabilir.
Bizim buradaki açıklamamız, güneşten bir zerre ve denizden bir damla kadardır. Bu da gösteriyor ki, insan bedeni kişinin kendisini tanımaya yeterli delil olan bir âlemdir. Bununla kişinin Allah’ı tanıması daha kolay olur. Aleme bir numune, bir örnek olan insan bedeni çok şerefli bir varlık olup, yer ve gök yerinde bulunur ki bu da cihan adını verdiğimiz dünyadır. Ay ve seneye örnektir ki, bu da zamandır. Şehre örnektir ki, bu da mekândır.
İnsan bedeninin yeryüzüne benzemesi
Yeryüzünde nasıl dağlar var ise, insan bedeninde de kemikler vardır.
Yeryüzünden ağaçlar ve bitkiler vardır. Buna karşılık insan bedeninde de saçlar ve kıllar vardır.
Arzda çeşitli kıtalar vardır, buna karşılık insan bedeninde de çeşitli azalar vardır.
Yeryüzünde deprem vs. gibi sallantılar olduğu gibi insan bedeninde de titremeler ve aksırmalar vardır. Arzda çeşitli vadiler ve akarsular olduğu gibi, insan bedenindeki damarlarda kan bulunur.
Yeryüzünde çeşitli kaynaklar ve ırmaklar olduğu gibi, insan bedeninde de çeşitli kaynaklar vardır. Meselâ, kulaktan gelen kir, gözden gelen yaş, burundan akan sümük vs. böyledir.
Kulak kirinin acı olmasının sebep ve hikmeti şudur: Uyuyan bir kimsenin kulağına bir haşere girecek olsa, kulak kirinin acılığını görünce derhal geriye döner ki bu da onun kulak içinde ölmemesini temin eder. Böylece uyuyan kimse, haşerelerin şerrinden emin olur.
Gözden çıkan gözyaşlarının tuzlu oluşu, göz yağından olmaktadır ki, yağ da tuzlu olmazsa bozulur. Gözyaşının tuzlu oluşuna sebepte budur. Bu hal gözün devamlı olarak taze ve aydınlık olmasını sağlar.
Burundan gelen sıvının hoş olmamasına sebep, koku alma organı olmasındandır. Bilindiği gibi, her şey zıddıyla değer kazanır. Buruna gelen güzel kokular böylece anlaşılır. Eğer burundan gelen sıvının kokusu güzel olsaydı buruna gelen kokular fark edilemezdi.
Ağız suyunun hoş oluşu, dilin tatma organı olması ve tatma duyusunun devamlı tatlı kalması içindir.
İnsan bedenindeki mevcut hikmetlerin sayısı sayılmayacak kadar çoktur. Burada sadece iki âlemin birbirleri ile uyuşmalarına ve benzemelerine dikkat çekilmiştir. Harici âlemde her şey insan âleminde olan şeylerden bir örnektir.