Profesör Avram Galanti (Abraham Galante) Doğumu: 4 Ocak 1873 Bodrum. Ölümü: 8 Ağustos 1961 İstanbul. Yahudi asıllı Türk eğitimci, siyaset adamı ve Türk milliyetçisi. Soyadı Kanunu ile ”Bodrumlu” soyadını almıştır.
1915 ile 1933 yılları arasında Darülfünun’da eğitimci ve profesör olarak çalıştı. 1944-46 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi listesinden T.B.M.M. 7. Dönem Niğde milletvekilliği yapmış Yahudi asıllı Türk siyasetçi, gazeteci-yazardır. Cumhuriyet döneminde milletvekilliği, Kurucu Meclis üyeliği veya senatörlük yapmış 20 azınlıklar mensubu parlamenterden biridir.
Rodos Rüşdiyesi ve İzmir Sultani İdadisi’nden mezun oldu. Rodos’ta öğretmenlik ve adalardaki Yahudi ve Türk okullarında maarif müfettişliği yapti. Daha sonra, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı ve cemiyetin aktif ve ileri gelen elemanlarından biri oldu. Akademisyenlik yaptı. Cumhuriyetle birlikte kültürel devamlılığı savunduğu ve Harf ve Dil Devrimlerine karşı çıktığı için üniversite kadrosunun dışında kaldı. 1943 yılında Niğde’den milletvekili seçildi.
Galanti, aynı zamanda yabancı dilde eğitime karşı çıkanların da öncüsüdür. Galanti, bu konuda yazdıkları bağlamında yabancı dilde eğitimi ilk eleştiren ve karşı çıkan kişi olarak bilinir.Döneminde önemli fikir ayrılıklarından biri de Latin harflerine muhalif olmalısıdır. Türkiye Musevilerinin Türkleşmesini de savunmuştur.(1)
Son yüzyıllarda “Türkiye Yahudiliği Tarihi” konusunda araştırmalar yapıp eser vermiş bulunan dört büyük ismin(*) sonuncusu olan Prof. Avram Galanti, 16. yüzyıldan itibaren, tanınmış ve saygı gören Din Bilginleri yetiştirmiş bir aile zincirinin son halkası olarak 4 Ocak 1873‘te Bodrum’da doğdu. Babası, Milas’lı Galante ailesinin Bodrum’da Devlet memurluğu yapmakta olan üyesi Moşe Galante, annesi ise Rodos kökenli Kodron ailesinin kızı Coya Kodron’dur.
On yaşına kadar Bodrum’daki Yahudi Mahalle Mektebi niteliğindeki “Talmud Tora” da eğitim gören Avram Galanti, babasının atanmış olması nedeniyle 1883 yılında Rodos’a giderek, yeni açılmış bulunan Yahudi okulunda öğrenimine devam eder.Galante’nin, o zamana kadar bilmediği Türkçe’nin yanında, İbranice ve Fransızca öğrenmesi bu döneme rastlamaktadır. Bir süre sonra Bodrum’a dönen Avram Galanti, burada Rüştiye öğrenimini tamamladıktan sonra, İzmir’e giderek, buradaki İdadi’den de 21 yaşında mezun olur olmaz, yeniden Rodos’a gidip orada yedi yıl sürecek bir öğretmenlik dönemi yaşar.
Bu yedi yıl içinde Galanti, öğretmenlikten arta kalan zamanlarınıYahudi Dinsel İçtihatları niteliğindeki Talmud’u incelemeye ve Almancayla Yunancayı öğrenmeye ayırmıştır.Avram Galanti 1902‘de İzmir’e dönüp buradaki “Dar-ül İrfan” okulunda Fransızca öğretmeni olarak görev yaparken, yurt içi ve yurtdışındaki gazetelerden “Hidayet”, “İzmir”, El Meserret”, “La Buena Esperansa”, “El Novelista”, “Harmonia”, “La Reforme”, “Revue Pedagogique”ve “Volume”gibi gazete ve dergilerde, Türkçe, Judeo-Espanyol dilinde ve Fransızca makaleler yazar.
Eleştirici yapısı ve yenilikçilik taraftarlığıyla, zaten Rodos’tayken istibdat karşıtı İttihat ve Terakki Cemiyetine de katılmış bulunması nedeniyle, yazı ve makaleleleri dikkat çekecek kadar eleştiri yüklüdür. 2. Abdülhamit döneminin baskıcı rejiminde kendini güvenlikte hissetmeyen Avranı Galante, o sıralarda İngiltere yönetiminde olan ve siyasi sığınmacılar için elverişli ortamlar sunan Mısır’a gidip 1904 yılında Kahire’yle yerleşerek, burada “La Vara” adlı on beş günde bir çıkan ve Judeo-Espanyol dilinde yayımlanan dergisini yayınlayıp yönetir.
Kahire’de iken “Mısır Yahudileri Birliğini örgütleyip yöneten Avram Galanti, bu birlik adına “İttihat ve Terakki Cemiyeti” kongrelerine delege olarak katılır, bu arada Kahire’de yayımlanan Fransızca “Progrès” ve Arapça “Misraim”gazetelerinde bilimsel ve yazınsal makaleleri yayınlanır.
1908’de 2. Meşrutiyetin ilan edilmesiyle, Osmanlı topraklarında hürriyet havası estiğine inanan Avram Galante, 1909 yılında Mısır’ı terkederek, Almanya ve İngiltere’de birer yıl kaldıktan sonra 1911’de İstanbul’a gelir. Bahriye Nezareti’nde Fransızca öğretmenliği, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde sekreterlik ve dergi yayımcılığı gibi işleri arasında, bu kentte yayımlanan Yahudi gazetelerinde Judeo Espanyol dilindeki yazılarıyla Yahudi toplumu yönetimini ciddi bir biçimde eleştirmeyi sürdürür.
1. Dünya Savaşı süreminde, İstanbul Dar-ül Fünun’unda gerçekleştirilen yeni kadrolaşma hareketi sırasında Almanya’dan gelen bilim adamlarından “Karşılaştırmalı Sami Dilleri” Profesörü Bergstrasser’in sekreter asistanlığına atandı. Prof. Bergstrasser’in Türkiye’yi terk etmesi üzerine, Onun yerine, “Eski tarih ve Doğu Dilleri” kürsüsüne Profesör ünvanıyla atandı ve emekli olduğu 1933 yılına kadar bu görevi sürdürdü.
1943’te Niğde Milletvekili seçilen Avram Galanti, 1946’da Milletvekilliği son bulunca, İstanbul Kınalıada’daki evine çekilerek, yaşamını yitirdiği 1961’e kadar burada araştırma ve yazı işleriyle uğraştı.
Devrinin gündemlerdeki akımlarından siyasal Siyonizm’e sevecenlikle yaklaşmamayı yeğleyen Avram Galante, bu akımın hedeflediği Filistin topraklarında bir Yahudi Devleti kurulması ülküsünün, sırf Osmanlı yönetimi açısından sakıncalı olacağı görüşüyle, böyle bir devletin Sudan topraklarında kurulması şeklindeki önerisini uluslararası düzlemlere getirmişse de bu önerisi ilgi görmemiştir.
Anadili olan Judeo-Espanyol dilinden başka, Türkçe, Fransızca,Rumca, Ermenice, Arapça, Farsça, Almanca ve İngilizceye de egemen olan Avram Galanti, bir yandan Hahambaşılık arşivlerini tararken, Milletvekili olarak TBMM’nde bulunduğu dönemlerde, Meclis ve Devlet arşivlerini inceleme şansına sahip olmuş, bu nedenle de, yaşamının büyük bir bölümünü verdiği ‘Türkiye Yahudileri Tarihi” konusundaki araştırmalarında önemli bilgi ve belgeleri günyüzüne çıkarma olanağı bulmuştur.
Avram Galanti’nin “Türkiye Yahudileri Tarihi” konusunu çeşitli yönleriyle irdeleyen birçok kitabı ve sayısız bilimsel makalesi, günümüzde konuyla ilgilenenler için başvuru ve kaynak eser niteliğindedir.(2)
Dipnot: (*): Öteki üç isim: Salamon Avram Rozanes, Moiz Franco, Rav. Abraham Danon
Merhum Mehmet Şevket Eygi, Abraham Galante’yi anlatıyor
CUMA akşamı yürüyüşe yürüye Beyazıt’a gittim. Enderun Kitabevi’ne uğradım, İsmail bey dostumuz yokmuş, mahdumu Sinan bir köşede, üzerinde ismim yazılı, kimbilir kaç sene Önceden kalma küçük bir torba bulmuş, içinde kitaplar varmış, “Adım varsa elbette benimdir” dedim aldım. Kitapçı Arif Pamuk Hoca geldi, biraz sohbet ettik. Yaşar Nuri tehlikesinden bahis açıldı; rivâyete göre Hazret şeyh de olmuş. Ne günlere kaldık! Yaşar Nuri bir suçluysa, ona karşı ehli sünnet İslamlığını müdafaa etmeyen ilgili ve bilgili Müslümanlar bin suçludur. Enderun’a giderken yolda Kitapçı Vahan beyi görmüştüm, bana “İsmail beye bazı Osmanlıca kitaplar bıraktım” demişti. Onlara baktım, içlerinden iki fasikül aldım.
Bunlar, şu meşhur Darü’t-Tâlim Mektebi talebesinden Hersekli Mehmed Kâmil in tercüme hazırladığı ‘Terceme-i Muallakat-ı Seb’a‘nın ikinci ve üçüncü cüzleriydi. Bu iki fasikülde İmriü’l-Kays’ın kasidesinin bir kısmının tercümesi, şerhi ve tahlili yer almaktaydı. Bu okuldan daha önce bahs etmiştim. Merhum Hacı İbrahim efendinin kurduğu bu örnek eğitim müessesesi, talebelerine o kadar kuvvetli bir lisan öğretirdi ki, onlardan bazıları böyle zor eserleri başarılı ve güçlü bir şekilde tercüme edip bastırtmışlardır. Şimdi, çocuklarımıza yedi sene Arapça okutuyoruz, diplomalarına “Arapçadan başarılı oldular” diye yazıyoruz ve elifi görseler mertek zannediyorlar.
Büyük şehirlerimizden birindeki İmam-Hatip mektebi genişleye genişleye 12 bin kişilik bir talebe ordusuna sahip olmuş. Kemmiyette birinciyiz, peki kalite ne olacak? Bu on iki bin çocuğumuzun içinde Arapçadan tercüme yapıp bastıracak kaç kişi çıkar? Bence hiç çıkmaz.(Yazımda bahsi geçen cüzlerin bibliyografik künyesi şöyledir: Tercüme-i Muallakat-ı Seb’a, mütercimi: Dârü’t-Talim Mektebi sınıf-ı münteha talebesinden Hersekli Mehmed Kâmil, Mahmud Bey Matbaası, Dersaadet, 1305. İkinci cüz 41- 80, üçüncü cüz 81-120 sayfalar).
İsmail beydeki emanet torbadan Avram Galanti hakkında Fransızca bir kitap da çıktı. “Les Grandes Figures du Judaisme, Le Professeur Abralıam Galante, sa vie et ses oeuvres,par Abraham Elmaleh, İstanbul, A. Apostoloğlu basımevi, 1946-1947, 104 s.’
Gençliğimden bu yana Galanti’nin eserlerini, çalışmalarım, görüşlerini ilgi ve merakla okumuşumdur.Harf devrimine karşı yazmış olduğu “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” adlı kitabı çok önemlidir. Galanti, gerçi bu kitabı harf devriminden kısa bir müddet önce yayınlamıştır ama, Yahudi ve Bene Berit locası üyesi olmasaydı Mustafa Kemal onu astırırdı. Nitekim, İskilipli Atıf Efendi Müslüman olduğu için, kanun makabline teşmil edilerek idam edilmiştir. Hem de savcı üç sene hapis cezası istemişken…
Galanti ile ilgili kitabın 41’inci sayfasında onun bildiği dillerden bazıları şöyle sıralanıyor: Türkçe, İbranice, İspanyolca, İtalyanca, Arapça, Yunanca, Latince, Fransızca, İngilizce, Almanca ve başkaları. Bu başkaları içinde Ermenicenin de bulunduğu muhakkaktır. Çünkü 1934‘te “Un poème arménien sur Sabétai Sevi” adıyla bir kitap bastırtmıştır, Ermenice bilmeseydi o araştırmayı yapamazdı. Osmanlı okullarında tahsil görmüş olduğu için Galanti’nin Farsçayı da bilmesi gerekir. Bazı ölü Anadolu ve Ortadoğu lisanlarına da vakıf olduğu Hamurabi Kanunu ve diğer ilmi tedkiklerinden anlaşılıyor.
Galanti’nin 15-20 lisan bildiğini söylersek mübalâğa etmiş olmayız. Eserlerinin çoğu Fransızcadır. İşte Bodrum da 1873’te doğmuş bir Osmanlı Yahudisinin bildiği diller. Eserlerini tanıtmaya kalksam, günlerce tefrika etmem gerekir.
Mustafa Kemal zamanında, alfabe değişikliğine karşı çıktığı için Avram Galanti pek itibar görmemiştir. İsmet İnönü ise onu Niğde milletvekili yapmıştır. Galanti, Meclis te en fazla vaktini kütüphanede geçirerek, vesikaları incelemiş, yeni ilmi tedkikler için malzeme toplamıştır. O tarihte İstanbul ve Ankara üniversitelerine muhtariyet (özerklik) verilmesi konusunda bir kanun hazırlanıyordu. Bunun 19’uncu maddesi doçent olabilmek için bir ecnebi lisanını yeterli görüyordu. Galanti kürsüye çıkarak bunu tenkid etmiş, ilim adamı olacakların en az üç yabancı dile vâkıf bulunmasının şart koşulmasını istemişti. (Üniversiteyle ilgili kanunun numarası 4936’dır, tarihi de 13 Haziran 1946’dır. Meclis zabıtlarında Galanti’nin konuşmaları kayıtlıdır.) (3)
1- vikipedi.com
Eserleri (1)