Bugüne kadar üzerine çok konuşulan ve en popüler seri katillerden biridir. Yaşadığı tarihlerden tutun da kimlik bilgilerine kadar hakkında hiçbir şey bilinmeyen bu şahısa Karındeşen Jack isminin konulmasının sebebi cinayetlerini işlemesinin ardından Polis Teşkilatına yolladığı bir mektubun altına “Karındeşen Jack” yazmasıdır.
Katil bu korkunç cinayetleri profesyonel bıçak darbeleriyle işlemiş geriye yine herhangi bir iz bırakmamıştı. Ancak yakalanmadığı sürece kurbanlarının cesetleriyle daha da uğraştığı ve parçalara ayırdığı saptanmıştır. İnsanlar korkudan sokağa çıkamazken Polis Teşkilatı için bir cadı avı başlamıştı. Bu süre içerisinde katilin bir Yahudi kasap olduğu duyumu üzerine halkın belli bir kesiminde Yahudi mahalleleri ve işyerlerine karşı ayaklanmalar olmuş ve çeşitli pogromlar düzenlenmiştir. Böyle bir kaos ve korku ortamı içerisinde 30 Eylül 1888’de Elizabeth Stride isimli bir kadının cesedi, boğazı çenesinin bir yanından diğer yanına dek kesilmiş bir biçimde bulunmuştur. Polis bu cinayeti araşırırken aynı 30 Eylül gecesi Catherine Eddowes isimli bir kadının cesedi bulundu. Kurbanın boğazı kesilmiş ve burnu tamamen yerinden çıkartılmıştı. Yüzünde üçgen şeklinde derin kesikler vardı. Karnı tamamen açılmış, bağırsakları dışarıya çıkartılarak sağ omzunun üzerine yerleştirilmişti. Ayağından iki parça koparılıp vücudu ile sol kolunun arasına simetrik bir şekilde yerleştirilen cesette dikkat çekici unsur sol böbrek ile rahim yerinden kesilip alınmıştı. Bu sefer katil kendiyle ilgili enteresan bir yazıyı tebeşirle cesedin yanındaki siyah duvara şu şekilde yazmıştır: “Juwesler hiç bir şeyle suçlanmayacak olan insanlardır”.
Aynı gün içerisinde işlenen iki cinayet yüzünden Polis Teşkilatı ağır eleştirilere ve tehditlere maruz kalmıştır. Ayrıca bu profesyonel katilin cinayetlerini bu kadar titizlikle işlemesi onun mesleğinin bir doktor olduğu iddiasını kuvvetlendirmiştir. Kimine göre ise duvara yazdığı yazıdan ve cesetler üzerinde yaptığı simetrik kesiklerden ve organların düzgün biçimlerde kesilip cesetlerin yanına yerleştirildiğinden dolayı katil bir ritüel veya bir ayin yapmaktaydı. Kimine göre ise bu katil gizli bir masondu ve cinayetleri masonik ritüellere göre işliyor ve insanları kurban ediyordu. Ayrıca bazı insanlara göre ise cinayetlerin yaşandığı tarihlerde hayatta olan ve cinayet resimleri çizen Post-Impresyonist ressam Walter Sickert, katildi. Bazı teorisyenlere göre İngiliz Kraliyet ailesi oğullarının bir fahişeyle olan ilişkisini öğrendikten sonra bu ilişkiye tanıklık eden fahişeleri ortadan kaldırtmışlardır. Bütün bu söylentiler her zaman iddia olarak kalmış hiçbir şekilde ispat edilememiştir.
9 Kasım 1888’de bir apartman dairesinde 25 yaşında Mary Kelly isimli genç bir hayat kadınının boğazı kesilmiş, mide çukuru boşaltılmış, göğüsleri kesilmiş, kolları parçalanmış, rahmi, böbrekleri ve göğüslerinden biri başının altına diğer göğsü ise sağ ayağının yanına simetrik biçimde yerleştirilmişti. Ayrıca kadının tüm derisi yüzülmüş, ciğeri ve kalbi sökülmüş ve bu iki organı bulunamamıştı. Ayırca bu genç kız hamileydi.
İlginç olan kısım ise bu korkunç Whitechapel cinayetleri bu son olayla birlikte durmuştur. Karındeşen Jack arkasında sayısız soru işareti bırakarak ve kimliği hakkında hiçbir şey bilinmeden ortadan kaybolmuş ve sırra kadem basmıştır. Ona Karındeşen Jack denmesinin sebebi ise Polis Teşkilatına yazdığı aşağıda yayımladığım mektubundaki ifadelerdir:
“Sayın Yetkili,
Kulağıma sürekli polisin beni yakaladığına dair haberler çalınıyor, ama beni uzun bir süre daha yakalayamayacaklar. Çok zeki görünüp doğru iz üzerinde olduklarını söylediklerinde çok gülüyorum… Ben orospuların peşindeyim ve yakalanıncaya kadar onları deşmeye devam edeceğim. Son işim çok muhteşemdi. Bayana bağırması için fırsat bile vermedim. Beni şimdi nasıl yakalayabilirler. İşimi seviyorum ve yeniden başlamak istiyorum. Yakında benim komik oyunlarımı yeniden duyacaksınız…. Bıçağım sağlam ve keskin ve eğer bir şansım olursa yeniden başlamak istiyorum. İyi Şanslar.
Tüm samimiyetimle,
Karındeşen Jack”
Karındeşen Jack’in görünürde 5 cinayet işlediği bilinse de ismi ve kimliği bilinemeyen ve aynı bölgede aynı zaman diliminde bulunan 12 kadını daha öldürdüğü tahmin edilmektedir. Karındeşen Jack’in geride bıraktığı tek delil Polis Teşkilatına yolladığı mektup ve mektubun zarfını kapatmak için ağız kısmını yaladığı zaman zarf üzerinde beliren tükürük DNA’sıdır. Belki ismi bile Jack olmayan bu esrarengiz seri katil hakkında yazılan sayısız roman, çekilen çok sayıda film mevcut olmakla birlikte Karındeşen Jack cinayetleri ilerleyen yüzyılda ortaya çıkan birçok seri katile ilham kaynağı olmuştur.
Ayrıca ” From Hell ” adlı film bu cinayetlerden esinlenerek yapılmış bir filmdir.