Resûlullah (s.a.v.) patlıcanı yerdi ve; “Patlıcan ne güzel bitkidir. Onu (iyi pişirip) yumuşatınız, zeytinyağlı yapınız ve çok yiyiniz.” buyururdular.
Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) en çok sevdiği bitki Semizotu‘dur. Mü’min, Resûlullah’ın (s.a.v.) sevdiği her şeyi sevmelidir.
Kereviz, Hızır (a.s.) ve İlyas (a.s.)’ın yemeğidir. Kereviz hafızayı kuvvetlendirir, kalbi temizler, delilik ve cüzzama mâni olur.
Balkabağı, dimağı (hafızayı) ve aklı kuvvetlendirir.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “Her kim baklayı kabuğu ile yerse, Allâhü Teâlâ, o bakla kadar hastalığı ondan giderir.” (İ. Hac. el-Askalî, Lisânu’l-mîzân,)
Resûlullah (s.a.v.) Miraca çıktığında yeryüzü onun dünyadan ayrılışına ağlamış ve bunun üzerine gebre otu (kapari) bitmiştir.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruldu: “Kızılımtırak beyaz mantar, kudret helvası (gibi Allâh’ın külfetsiz nimetleri) nev’inden bir rızıktır. Suyu da göz ağrısına şifadır.”
Ebû Hüreyre (r.a.) mantarın suyunu sıkar ve gözü ağrıyanlara sürer, o hastanın gözü iyileşirdi. Mantarın en güzeli, siyah olanıdır.
Bir memlekete giren kimse soğan yerse, o memleketin vebasından, havasından ve sularından zarar görmez. Soğan yedikten sonra kereviz yemelidir. Çünkü kereviz, soğanın kokusunu giderir. Soğan ve sarımsağı pişmiş olarak yemekte bir engel yoktur. Soğan ve sarımsağı çiğ olarak yememeli. Zira melekler rahatsız olurlar.
Kaynak: (Şir’atü’l-İslam, Fazilet Neşriyat)