Türk – İslam tarihinde diş fırçasının tarihinden önce ilk olarak nerede ve ne şekillerde görüldüğüne dair bazı bilgileri paylaştıktan sonra, Türk İslam tarihinde ağız ve diş sağlığı ve diş fırçası ile ilgili örnekleri sizlerle paylaşacağız.
İlk kez Antik Mısır’da M.Ö. 3000 yıllarında kullanıldığı tahmin edilen diş fırçası, günümüz tabiriyle Ortadoğu bölgelerinde misvak ağacının kalıntılarından oluşturulan temizleme aletleriyle birlikte İslam’ın hakim toplumlarda görülmüş, 1498’den önce Osmanlı coğrafyasında yaşayan ünlü hekim Sabuncuoğlu’nun kitabında ilk olarak karşımıza çıkmıştır. Osmanlı döneminden önce eski Türklerde “arak” olarak isimlendirilen bir bitkiden yapılan fırçalarla, diş fırçalamanın yöntemi ve şartları ayrıca kullanıldıktan sonra fırçanın nasıl korunacağına dair bilgilerin olduğunu iddia eden eski kitaplar bulunmaktadır.
1465 yılında Osmanlı coğrafyasında yaşayan ve Amasyalı olduğu bilinen ünlü hekim, Sabuncuoğlu Şerafeddin(1386-1470) tarafından yazılan, sadece üç adet bulunan, Fatih Sultan Mehmet’e sunulup sultanın mührünü taşıyan Cerrahiyet-ül Haniye (Hükümdar Cerrahlığı) adlı eserinde, diş sağlığı ile ilgili çağın şartlarının üzerinde olan metod ve önerilerini resimler ve açıklayıcı yazılarla anlatmaktadır. Cerrahi müdahale aşamalarını resimlerle ve hastalıklar için en uygun reçeteleri yazıyla belirtmiştir. Bu eserde yer alan resimlerde diş fırçasına çok benzer aletlerin çizildiği görülmektedir. Çizimleri önce Fatih Sultan Mehmet döneminde, sonrasında kalıcı olarak Osmanlı devletinde ders kitabı olmuştur. Sonraki süreçte eseri bazı Avrupa ülkelerinde de okutulmaya başlanmıştır.
Türk İslam tarihinde Sabuncuoğlu Şerafeddin gibi güzide örneklerden sonra, Osmanlı’da ünlü bir sima olan Evliya Çelebi (1611-1682) tarafından 17. asırda yazılan Seyahatname eserinde, sadece İstanbul şehrinde 700’e yakın kişinin, içinde cerrahlık yaptığı 400’e yakın “Cerrahan Dükkanı” bulunduğunu kaleme almıştır. Bu dükkanlardaki cerrahi aletlerden şu sözlerle bahseder:
…tahtı revanlar üzerine diş çıkartacak kelbeten, mengene, küskü, destere, ere, minşar, milkat, eğe ve daha birçok…
Avrupa’da diş fırçasının önemine 1796’da ilk dikkat çeken ismin Boston’lu bir diş hekimi olduğu bilinmektedir. Amerika kıtasına ise 1806’dan itibaren geçtiği düşünülmektedir.
Kaynak: Hayat Ayna Dergisi. (1971). “Diş Fırçası’nın 1000 Yıllık Hikayesi”. sayı: 20. s. 54-55